Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

HDP Eş Genel Başkanı Sancar: Halkların iradesini bu ülkenin yönetimine taşımak boynumuzun borcudur

HDP Eş Genel Başkanı Sancar: Halkların iradesini bu ülkenin yönetimine taşımak boynumuzun borcudur


Dersim’de Seyid Rıza’nın anıtı önünde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP’nin kapatılamayacağını belirterek, “Halkların iradesini bu ülkenin yönetimine taşımak boynumuzun borcudur” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kentte yarın düzenlenecek “Hakikat ve Adalet İçin Canlar Buluşuyor” buluşması öncesinde Dersim’e geldi. Partililer ve kent halkı Sancar’ı Mazgirt ilçesine bağlı Akpazar Beldesi’ndeki Seyitli Köprüsü’nde karşıladı. Karşılamanın ardından kente gelen Sancar’ın ilk durağı, Seyid Rıza Anıtı oldu. Sancar’a HDP Milletvekilleri Tülay Hatimoğları, Ali Kenanoğlu, Kemal Bülbül, Alican Önlü eşlik etti.  Pülümür’den gelen Gülizar Doğan (70) ile kayyım atanan Akpazar Belediye Eşbaşkanı Songül Doğan ve Orhan Çelebi, Sancar’a çiçek verdi. Karşılamanın ardından HDP bayraklarıyla konvoy oluşturan yurttaşlar, kent merkezinden  Seyit Rıza Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşte İzmir HDP il binasında katledilen Deniz Poyraz’ın fotoğrafları taşınarak, “Deniz Poyraz ölümsüzdür”, “HDP umuttur, umut dimdik ayakta” sloganları atıldı. 

 

Seyid Rıza Meydanı’nda konuşan Sancar’ın açıklamaları şöyle: “Sevgili canlar, Dersim’in onurlu ve direngen halkı, sizlerle buluşmaktan büyük bir onur duyuyoruz. Burada bulunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Sevginizden, coşkunuzdan büyük güç alıyoruz. Sevgili canlar, burası bir yanıyla acının şehridir. Dersim, bir yanıyla da acının coğrafyasıdır ama aynı zamanda direnmenin, mücadelenin ve sonsuz onur yürüyüşünün, haysiyet yürüyüşünün şehridir. Katliamlar yaşamış bir şehir ama diz çökmemiş bir halk. İşte sembolü pirimiz Seyit Rıza. Katliamlara, sürgünlere, talanlara boyun eğmeyen bir halkın sembolü. Şimdi de o gün onları, bu zulmü yapan zihniyet iktidarda varlığını devam ettiriyor. 1937-38’de canlarımızı katleden, katliam yapan zihniyetle, bugün iktidarda olan zihniyet aynıdır. O gün canlarımızı çoluk çocuk demeden, yaşlı, genç, kadın, erkek demeden, katleden zihniyetin amacı, Dersim halkına diz çöktürmekti, Dersim halkını teslim almaktı. Bugün de cinayetlerle, siyasi soykırım operasyonlarıyla, hapislerle, mahkemelerle bu zihniyeti devam ettiren iktidarın amacı da bizlere boyun eğdirmektir. Nasıl ki o gün 1937-38’de onbinlerce canımızı almalarına rağmen, diz çökmediysek, bugün de bu zihniyeti taşıyan bu faşist iktidara boyun eğmeyeceğiz. 

 

DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ

 

Gücümüzü mücadele tarihimizden, o mücadelenin sembol isimlerinden, pirimiz Seyid Rızalardan ve o ruhu bugünlere taşıyan halkımızdan alıyoruz. Bizim her alanda güç kaynağımız da inanç kaynağımız da halkımızın desteğidir. Halkla birlikte yürüyoruz, bundan sonraki yürüyüşümüzde de halkımızla iç içe, kol kola yürüyüşümüze devam edeceğiz. Şimdi kapatma davası açtılar, bir yandan yoldaşlarımızı Kobanê Davası’nda yargılıyorlar. Her iki davada tamamen hukuksuzdur. Her iki davanın da amacı siyasi intikamdır, her iki davanın da amacı irademizi teslim almaktır, boynumuzu önümüze eğmeye çalışmaktır. Bir kez daha şurada ilan ediyoruz: İrademizi teslim alamazlar, biz boynumuzu sadece mücadelede değerlerimizi yaşatanların önünde eğeriz. Seyid Rıza ve Deniz Poyraz’ın önünde eğeriz. Hiçbir zalim önünde boyun eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz. Buna söz veriyoruz. 

 

KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ

 

Bugün doğamıza, Munzur’a ve Dersim’in her tarafına saldıran zihniyet de canlarımıza kıyan zihniyet de aynı faşist yerden besleniyor. Kimliğimize, inancımıza aynı amaçla saldırıyor. Doğamız, kültürümüz, inancımız bir bütündür. Bunları birbirinden ayıramazlar. Zaten biz ayırmalarına izin vermeyeceğiz. Doğamıza, inancımıza, kültürümüze yapılan saldırı, kimliğimizi gasp etmek içindir. Kişiliksizleştirme operasyonudur. İşte doğa mücadelesi de inançlar için özgürlük mücadelesi de halkların eşitliği mücadelesi de aynı zamanda bir kişilik mücadelesidir, haysiyet mücadelesidir. O nedenle her alanda aynı kararlılıkla yolumuza halkımızla birlikte devam edeceğiz. Kapatma davasını da siyasi soykırım operasyonlarını da bütün demokrasi güçlerinin ortak mücadelesiyle boşa çıkaracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. 

 

HDP’NİN KÖKLERİ SAĞLAMDIR

 

HDP kökleri derinlerde olan çok güçlü bir fikriyattır. Belki de bu köklerin en özel köklerinden birindeyiz şimdi. Burada, Dersim’deyiz, burada Seyid Rıza’nın huzurundayız. Burada her türlü zulme karşı boyun eğmeden kendini, kimliğini, onurunu korumak için mücadele eden insanların şehrindeyiz. İşte bizler de HDP’nin bu güçlü köklerini, Türkiye halklarının ortak iradesiyle, ortak mücadelesiyle, Türkiye’deki demokrasi güçlerinin birlikteliğiyle mutlaka ama mutlaka yaşatacağız. O kökler sağlamdır, o köklerin büyüttüğü ağaç sağlamdır, büyümüştür, daha da büyüteceğiz. Bizim ağacımızı sulayacağımız en önemli kaynağımız, umudumuz ve inancımızdır. Her gün çiçekleri sular gibi, her gün ağaçları sular gibi, mücadelemizi de umutla sulayacağız. 

 

HDP’Yİ KİMSE KAPATAMAZ

 

Sevgili canlar kimse umutsuzluğa kapılmasın. Kimse gözlerinde yılgınlığın en ufak işaretine yer vermesin. Umut, buradadır. Mücadele devam ettikçe, umut büyür. Umut burada, halk burada, HDP burada, HDP’nin dostları burada, umut dimdik ayaktadır. Biliyorum, duymak istediğiniz birçok şey var. Yürüyen bu davayla ilgili ne olacak? HDP nasıl bir yol izleyecek? Size bir tek şey söyleyeceğim. HDP’yi hiç kimse kapatamaz. HDP yoluna devam edecektir. Mücadeleyle, demokrasi ittifakıyla, halkların ortak iradesiyle HDP’yi mutlaka ama mutlaka yaşatacağız. 

 

HALKLA BİRLİKTE KARAR VERECEĞİZ

 

Bir şey daha söylüyorum; seçimlerde ne olacak diye soruyorlar. Ne yapacaksınız kapatılırsa, biz diyoruz ki kapatılmayacak. Ama ola ki kapattılar. Sizinle birlikte kararımızı vereceğiz. Kararımızı sizinle birlikte vereceğiz. Halkımıza soracağız. Birlikte mücadele ettiğimiz bütün demokrasi güçlerine soracağız. Onlarla tartışacağız. Somut yolu onlarla belirleyeceğiz ama bir şeyin garantisini vereyim. Ne olursa olsun, HDP halkların ortak iradesinin evi olarak, seçim ne zaman yapılırsa yapılsın, o seçimlerin sonucunu belirleyecek yolu mutlaka halkla birlikte bulacaktır. Siyasi ağırlığımızı, bu ülkenin geleceğini, inançların özgürlüğü, halkların eşitliği üzerine kurmanın yolunu birlikte bulacağız. Ve mutlaka ama mutlaka, geleceği de bu şekilde birlikte kuracak bir ağırlık oluşturup seçimlere yansıtacağız. Sizin iradenizi bu ülkenin yönetimine taşımak, boynumuzun borcudur. Bunu da sizlerle yapacağız, başka yerlerde de halkımızla buluşacağız, onlarla da istişare edeceğiz, demokrasi güçleriyle de buluşacağız. Ama bir şeyden emin olun. Ülkenin geleceğini belirleyecek her adımda, HDP gücünü mutlaka en etkili şekilde ortaya koyacaktır. Herkes hesabını buna göre yapsın. Bu güneşin altında bu sıcakta buraya geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Hakla, hakikatle, aşkla kalın. Hak yardımcımız, hızır yoldaşımız, yolumuz açıktır.”

 

YALANLARINI BOŞA ÇIKARACAĞIZ

 

Sancar, partililerle birlikte Seyid Rıza’nın anıtına Deniz Poyraz’ın fotoğrafını ve karanfil bıraktı. Seyid Rıza’nın Anıtı’nın önünde konuşan Sancar, “Pirimiz bir sözümüz olacak. Hepimiz biliyoruz, pirimiz Seyid Rıza, idam sehpasına götürülürken, idam sehpasındayken bir söz söylemişti: ‘Ben oyunlarınızla, yalanlarınızla, hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu; ama sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun’ demişti. Şimdi diyoruz ki sevgili pirimiz, senden diz çökmemeyi öğrendik ama örgütlüğümüzle, mücadelemizle ve halkımızla birlikte, bunların oyunlarıyla, hileleriyle ve yalanlarıyla da baş etmeyi öğrendik. Bunları hepsini senin huzurunda bir kez daha tekrar ederken, bu hileleri, bu oyunları, bu yalanları boşa çıkaracağımıza söz veriyoruz” diye belirtti.

 

‘KÜÇÜK ORTAĞIN YAPTIĞI KONUŞMA BİR İTİRAFTIR’

 

Açıklama sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sancar, Deniz Poyraz katliamında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bugüne kadar hiçbir açıklama yapmamasına ilişkin, “Biz bu davanın, bu cinayetin, bu katliamın peşini bırakmayacağız. Süleyman Soylu’nun sessizliğine gelince; daha önce başka nedenlerle de söyledim. Türkiye’de bir ifşaat ikrar ve itiraf denklemi vardı şimdi ise cinayet, ikrar ve itiraf denklemine dönüştü. İzmir’in göbeğinde açıkça gelen, göz göre göre gelen bir cinayetin karşısında İçişleri Bakanı susuyorsa cinayetten sorumlu olduğunu ikrar ediyor demektir. O nedenle biz her türlü hukuk mücadelesini ve demokratik zeminde her türlü çabayı harcayacağız ama bu cinayetin sorumlusu sadece o tetikçi değildir. Bağlantıları olmadan kendisine cesaret verilmeden, yol verilmeden böyle bir cinayetin işlenmesi söz konusu değildir. İktidarın küçük ortağının yaydığı nefret iklimi, açık tahrikleri, açık tehditleri bu cinayetlerin zeminini hazırladı. Nitekim küçük ortağın yaptığı konuşma da aynı zamanda bir itiraftır” dedi.

Exit mobile version