Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ekonomist Uğur Gürses: Ankara’nın çabası, yurttaşların yaşadıklarına bakarak değil de farklı olarak kendilerine söylenenle ikna olabilmeleri

"Son 11 yılın en düşük güven endeksi, salgının ötesinde bir duruma işaret ediyor; Türkiye ekonomisi yön değiştiriyor"


Ekonomist Uğur Gürses, iktidarın pandemi sürecinde esnafa ve halka hibe vermek yerine bankalara borçlanmalarını tercih ettiğini söyledi. Son büyüme rakamlarının algı yaratmak için kullanıldığını belirten Gürses, “Ankara’nın çabası, hedefi şuydu; pandemide ekonomik kayıpları olan yurttaşlar, işletmeler ikna edilmeye çalışılıyordu. Sanki yaşadıklarına bakarak değil de farklı olarak kendilerine söylenenle ikna olabileceklermiş gibi” dedi.

Gürses kişisel blogunda kaleme aldığı “Kredide ‘dev’, doğrudan destekte ‘cüce” başlıklı yazısında şu değerlendirmelerde bulundu: 

“31 Mayıs günü kabine toplantısı sonrası açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi; “Bugün Türkiye, dünyada millî gelirine oranla halkına en etkin, yaygın ve yüksek tutarlı destekleri sağlayan ülkelerin başında gelmektedir.”

Erdoğan sözlerine devam ediyordu: “Dünyada her şey güllük gülistanlık da sadece Türkiye’de sıkıntı yaşanıyor gibi bir hava oluşturmaya çalışanlara verilecek en güzel cevap uluslararası kuruluşların işte bu tespitidir”.

“Uluslararası kuruluşlar” dediği IMF idi. Vatandaşa dönüp “herkesten daha fazla yardım ettik” mealinde ikna etmeye çalışırken, IMF’nin adını zikretmeden ama verilerini kılavuz alarak hakemliğine başvuruyordu.

Ama yeniden tekrarlayayım; IMF’nin yayımladığı verilerde Türkiye’ye şampiyonluk getirecek bir doğrudan destek tablosu yok. Dünya güllük gülistanlık değildi ama yurttaşının cebine yüklü çek bırakan ülkeler önden koşuyordu.

IMF iki ana grupta ele alıyor; biri doğrudan mali destekler, diğeri ise garanti ve likidite destekleri. Doğrudan mali destekler, adı üzerinde bütçeden doğrudan yurttaşlara ve işletmelere yapılan karşılıksız hibe ödemelerinden oluşuyor. Garanti ve likidite destekleri ise ağırlıkla kredi kolaylıkları ve garantileri içeriyor.

Türkiye’nin verdiği doğrudan destek miktarı IMF tablolarında, sağlık dışı ödemelerde 10 milyar dolar, yani GSYH’nın yüzde 1.5’i olarak yer alıyor. İkinci grupta, yani kredi kolaylıkları, garantiler ve likidite desteklerinde ise 67 milyar dolar (GSYH’nın 9.4’ü) olarak yer almış. Peki bu ikinci grupta bu kadar yüksek olan ‘destek’ nedir? Tabii ki kamu bankalarının piyasaya pompaladığı yaklaşık 350 milyar TL kredi ile KGF’nin ilave verdiği 118 milyar TL’lik kefalet. İşte Ankara’nın öne çıkardığı ve “devleri geride bıraktığı” iddiasında olan kalem bu.”

Exit mobile version