Avrupa Birliği’nin ABD Büyükelçisi Stavros Lambrinidis, Başkan Joe Biden’ın Brüksel’de AB yetkilileriyle düzenlediği zirveyi bir etkinlikte değerlendirdi. Eski Yunanistan Dışişleri Bakanı Stavridis, “bölgesel zorbalık” yapan ülkeler arasında Türkiye’yi de saydı.
Washington’daki düşünce kuruluşu Wilson Center’ın ‘’Zirveden sonra ABD-AB İlişkileri’’ konulu çevrimiçi etkinliğinde konuşan Büyükelçi Stavros Lambrinidis, Türkiye’nin AB ile göçmen anlaşmasının hangi şartlarda süreceğine dair bir soruyu yanıtladı.
Türkiye’nin gerçekliğini ve milyonlarca mülteciyi barındırma çabalarını AB’nin çok ciddiye aldığını söyleyen Lambrinidis. ‘’Göç mutabakatı yürürlükte. Biz AB olarak Türkiye’ye ve bu mültecilere, insani koşullarda yaşayabilmeleri, çocuklarını eğitebilmeleri ve özellikle Suriye’deki çatışmalar sona erdiğinde evlerine dönebilmeleri için doğrudan birincil destek kaynağıyız. Ayrıca Suriye sözkonusu olduğunda, bu kasabaları ve bugün enkaz halinde olan şehirleri yeniden inşa etmek için bir karar olması durumunda en büyük yardımı yapıyoruz’’ dedi.
AB-Türkiye ilişkileri konusunda sözü Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine getiren Stavros Lambrinidis, konunun ABD-AB zirvesinin sonuç bildirisinde de yer aldığına dikkat çekti.
Bildiride, ‘’Farklılıkların iyi niyetle ve uluslararası hukuka uygun olarak diyalog yoluyla çözülmesi gereken Doğu Akdeniz’de sürdürülebilir gerginliğin giderilmesi için el ele çalışmaya kararlıyız. Demokratik bir Türkiye ile işbirlikçi ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki hedefliyoruz’’ ifadeleri yer almıştı.
Lambrinidis de askeri eylemler ve tehditlerin uluslararası hukuka aykırı olduğuna ve her türlü meşru anlaşmazlığın diyalog yoluyla ve uluslararası hukuka göre çözülmesi gerektiğine dikkat çekti.
Son dört yıl içinde dünyanın dört bir yanında uluslararası hukuktan uzaklaşıldığını ‘’güçlü olan haklıdır’’ kavramının teşvik edildiğini söyleyen AB büyükelçisi, ‘’Eğer silahlarım varsa ya da ekonomik gücüm varsa sana ne yapacağını söylerim’’ yaklaşımının olduğunu kaydetti.
Bu bağlamda dünyanın her yerinde ve bölgesel çok fazla zorbalık olduğunu söyleyen Lambrinidis, ‘’Çok sayıda ülke bölgesel otorite iddiasında. Mesele Çin’in Güney Çin Denizi üzerindeki iddiası. Doğu Akdeniz ve Türkiye meselesi var. Bunlar sadece iki örnek, daha da fazlası var’’ diye konuştu.
Her iki meselede de ABD ve Avrupa’nın uluslararası hukuku temel alması gerektiğini kaydeden Stavros Lambrinidis, ‘’Yasalar var ve eğer onları görmezden gelip askeri güç kullanarak hakkın olduğunu düşündüğün şeyi dayatmaya çalışırsan, Amerika ve Avrupa bunu yapamayacağını söyleyecek’’ ifadelerini kullandı.
ABD’nin çelik ve alüminyum vergilerinin kaldırılması talebi
Öte yandan Lambrinidis Avrupa Birliği’nin, ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına yönelik ulusal güvenlik vergilerini yıl sonuna kadar kaldırması için çalıştığını da açıkladı.
AB Büyükelçisi, “Çelik ve alüminyum meselesinin hala masada olmasından rahatsızım. Avrupa Birliği, ABD için bir ulusal güvenlik tehdidi değildir. Bunu düşünmesi bile saçma. Aslında asıl mesele hala kapasite aşımının çoğunlukla Çin’den gelmesi. Çelik ve alüminyumun kapasite fazlası, salgın sırasında ABD Avrupa’ya karşı ulusal güvenlik vergilerini uygularken arttı. Yani Çin daha fazla üretiyor. Şimdi, bu vergiler temel sorunu çözmede başarısız oldu. Bu nedenle, yıl sonuna kadar önümüzdeki beş buçuk ay içinde oturup, kapasite fazlası sorununu çözmeye çalışacağız. Bizim için mutlak hedef, bu vergilerin kaldırılması gerektiğidir’’ dedi.
AB ve Biden yönetimi, Trump yönetiminin 2018’in Mart ayında AB dahil ülke ve bölgelerden çelik ithalatına yüzde 25 ve alüminyum sevkiyatlarına yüzde 10 vergi getirmesiyle başlayan metal anlaşmazlığıyla ilgili vergileri kaldırmayı taahhüt etti.
Eski ABD yönetimi , bu vergileri ulusal güvenlik gerekçesiyle başlatmış, AB de 2,8 milyar Euro’luk Amerikan ithalatını vergilerle hedef alarak misillemede bulunmuştu. ABD çelik endüstrisi Biden yönetimini, Çin gibi ülkeleri küresel fiyatları baskılayan aşırı kapasiteyi azaltmaya zorlamak için ticaret müttefikleriyle birlikte çalışmaya çağırmıştı.