Merkezi Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Freedom House, 2014 yılında Türkiye’yi basın özgürlüğü alanında “kısmen özgür” ülkeler listesinden “özgür olmayan” ülkeler listesine düşürdü. Ankara’nın ve hükümete yakın basın kuruluşlarının tepki gösterdiği düşüş, son yedi yılda değişmedi. O dönem Freedom House’da raportör olarak çalışan Karin Deutsch Karlekar, son beş yılda Türkiye’deki baskıların sadece medyayla sınırlı kalmadığını, geniş bir tabana yayılarak arttığını söyledi.
2015’ten bu yana Uluslararası Yazarlar Birliği’ne bağlı PEN Amerika’da, Risk Altındaki İfade Özgürlüğü Programı Direktörü olarak görev yapan Karlekar, Türkiye’deki özgürlükler konusundaki görüşlerini VOA Türkçe ile paylaştı.
“İnsanlar ümitlerini kaybetmeyip mücadele ediyorlar”
Türkiye’deki baskıların her alanda daha da arttığını söyleyen Karlekar, ”Freedom House’daki son senem olan 2014 yılı sonu 2015 yılı başında Türkiye’yi listede basın özgürlüğünün kısmen olduğu ülkeler kategorisinden özgür olmayan ülkeler kategorisine düşürdük. O dönemde hem hükümet hem de Türk basını tarafından oldukça şiddetli bir şekilde eleştirildim. O zaman durum çok kötüydü ancak şimdi çok daha kötü. Darbe girişiminin ardından basın özgürlükleri konusundaki durum daha da kötüleşti. Son beş yıla baktığımız zaman özgürlüklerin çok daha kötüye gittiğini düşünüyorum. Hükümet medya dışında her türlü ifade özgürlüğüne de çok büyük baskı uyguluyor. İnsan hakları savunucuları, aktivistler, kültür üzerindeki baskılar son beş senede yoğunlaşarak arttı. Türkiye’de umutlu olduğum tek şey tüm bu hükümet baskılarına her alanda insanlar ümitlerini kaybetmeyerek mücadelelerini sürdürüyor olmaları” dedi.
“Ceza yasaları suistimal ediliyor”
Türkiye’de genel olarak bakıldığında ifade özgürlüğü konusunda gelinen durumun epey kötü olduğunu belirten Karlekar, “İnsanların ifade özgürlüklerine ve medyaya yönelik baskı ve saldırılar artıyor. Basına yönelik baskı yıllardır aralıksız devam ediyor. Çok sayıda gazeteci hapiste. Çok sayıda gazeteci çeşitli suçlamalardan yargılanıyor. Gazeteciler genellikle ulusal güvenlikle ilgili suçlamalarla yargı karşısına çıkartılıyor. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin son verilerine bakınca en fazla gazetecinin hapiste olduğu ikinci ülke. Bizim PEN Amerika olarak yayınladığımız son raporda ise en fazla aydının hapiste olduğu üç ülkeden biri. Ahmet Altan gibi bazı yazarların serbest bırakılması olumlu bir gelişme olsa da hala birçok yazar ve aydın hapiste. Gazeteciler farklı ceza yasalarının suistimal edilmesiyle içeride tutuluyor ya da yargılanıyor. Davaları süren gazetecilerin tutuklu olması tercih ediliyor” diye konuştu.
Karlekar, Türkiye’de baskı sadece medyayla sınırlı kalmadığını belirterek, “Türkiye’de sanat ve kültür de baskı altında. Kültür sektörüne baktığımız anahtar bir dava görüyoruz. Osman Kavala davası. Osman Kavala yıllardır hala hapiste tutuluyor. Osman Kavala yardımseverliği dışında diğer ülkelerle karşılıklı kültürel ilişkileri ve diyaloğu sağlayan biriydi. Türkiye’de şu an için gördüğümüz baskıların geniş bir tabana yayılması. Hükümeti eleştirenler, yolsuzluklara karşı çıkan kritik isimler de yoğun baskı altında. Şu an için iyiye giden bir şey yok, baskılar genişleyerek artıyor” ifadelerini kullandı.