Covid-19 tedavi rehberinden sessiz sedasız çıkarılan ‘hidroksiklorokin‘in Sağlık Bakanlığı tarafından bir yıl boyunca neden ısrarlı kullandırıldığı hala yanıt bekliyor.
Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut’a göre nedeni şu: “Aşırı stok vardı. Onları erittiler.”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca pandeminin başında ilacın erkenden kullanıma sokulmasıyla ve 1 milyon kutu depolanmasıyla övünmüştü. Bu açıklamadan yaklaşık bir ay sonra, 25 Mayıs 2020’de, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sıtma ilacı olarak da bilinen ‘hidroksiklorokini‘n klinik çalışmalarını güvenlik kaygılarıyla durdurdu. ABD İlaç ve Gıda Dairesi de ilacın kullanım onayını 15 Haziran’da geri çekti. Ardından başka ülkelerden de peş peşe benzer adımlar geldi. Türkiye’daki biliminsanları da defalarca hidroksiklorokin kullanımına son verilmesi yönünde çağrıda bulundu. Tüm bunlara rağmen Sağlık Bakanlığı ısrarla ilacı kullandırtmaya devam etti. Ta ki geçen haftaya kadar..
7 Mayıs’ta, yani DSÖ’nün ilacın kullanımını durdurmasından yaklaşık bir yıl sonra, ‘hidroksiklorokin’ Sağlık Bakanlığı’nın Covid-19 tedavi rehberinden sessiz sedasız çıkarıldı. Ancak ilacın kullanımından neden ısrar edildiği, 1 milyon kutu ilaç ve belki de daha fazlasının kaç kişiye Covid-19’u tedavi etmek veya engellemek için dağıtıldığı, bunun ne gibi sonuçlar doğurduğu, kaç kişinin ölümüne yol açılmış olabileceği gibi yanıt bekleyen sorular var.
TTB, Sağlık Bakanlığı’na bu ve benzeri soruları yöneltti. Ancak bakanlık hala yanıtlamış değil.
Bakanlığın bir yıllık ısrarını ‘stokları eritme ihtiyacı’na bağlayan immünoloji uzmanı Bulut şöyle devam etti: “İlacı kimden aldılar onu ben bilmem. Hükümet pandemiyi ticaret haline çevirdi. Daha doğrusu pandemiden ticaret yapma yöntemini seçti. Devamlı rant olarak baktı. Aşısında da testinde de aynı problemler yaşandı.”
İlaç, bugünlerde ‘yerli aşı’ için adı geçen Koçak Farma şirketi tarafından ham maddesi ithal edilerek Türkiye’de üretiliyordu. ‘Corona’ya karşı yerli ilacın üretildiğine dair Mayıs 2020’de çıkan haberlerde Koçak Farma’nın ilacın yerli versiyonunu (jenerik, muadil) ürettiği de duyurulmuştu.
Bakanlığının kararını ‘geç gelmekle beraber olumlu bir adım’ diyen Bulut buna karşılık öncelikle romatizmal hastalıklarda düşük dozda kullanılan ‘hidroksiklorokin’in Covid-19’da yüksek dozda kullanıldığına dikkat çekti.
İlacın Covid-19’a karşı olumlu bir etkisi kanıtlanmış değil. Buna karşılık birçok hastada ritm bozukluğuna yol açarak kalp krizine kapı araladığı biliniyor.
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül Diken’e şunları söylemişti: “Kalp ritim bozukluklarına bağlı ciddi yan etki olduğunu biliyoruz. Hatta bu konuda bir yayın da yaptık ve 2020 yaz aylarından itibaren artışı görülecek yan etkileri konusunda uyarıda bulunduk.”
İlaçla bir başına
Dahası Covid-19 testi pozitif çıkan vatandaşlar evlerine gönderildi ve ilaçları da filyasyon ekipleri tarafından verildi. Yani ilacı kullananlar doktor gözetiminde değildi. Bu nedenle kullanılan ilaçların yan etkileri de bilimsel olarak gözlemlenmiş değil. Bir başka deyişle sayısız hasta evinde söz konusu ilaçla kaderine terk edildi.
Pandemi başlarında Anadolu’yu gezen Bulut, taziyelerini ilettiği 10 kişiden dördünün ilaca bağlı yan etki nedeniyle öldüğünü söylemişti. Bulut, bu nedenle ‘hidroksiklorokin’ verilen hastaların en az üç gün hastane koşullarında izlenmesi gerektiği görüşündeydi.
Bulut’un aktardığı bilgilere göre bazı filyasyon ekipleri ilacın kullanılmasını engellemeye çalıştı: “Filyasyon ekipleri ilacı kullanmamayı söyledi vatandaşa. Ya da ilacı vermemeyi tercih etti. Bu sefer de Sağlık Bakanlığı ilaçları bantlayarak mecburen verilmesini sağlamaya çalıştı.”
Diken’e konuşan filyasyonda görevli bir hekim, il sağlık müdürlüğü tarafından hidroksiklorokin dağıtılması için ekiplere sürekli gönderilen mesajları göstermişti. Mesajlarda hekimlere ilacın sadece 65 yaş üst ve kalp rahatsızlığı bulunan hastalara verilmemesi söyleniyor, kalan her durumda verilmesi isteniyordu. Hatta eklem ve kas ağrılarını azalttığı gerekçesiyle ilaç teşvik ediliyordu.
Söz konusu hekim, bakanlığın ısrarlı tavrına rağmen kendisinin ve çalışma arkadaşlarının bir süredir zararlı etkileri sebebiyle bu ilacı vermeyi bıraktığını da eklemişti: “Hastada beklenmedik bir yan etki oluşsa bakanlığın arkamızda durmayacağını biliyoruz. Tıbbi etik kapsamında hassasiyeti olan birçok hekim arkadaşım uzun zamandır bu ilacı vermeye yanaşmıyordu.”
Testi negatif çıkanlara da verlildi
Hidroksiklorokin sadece testi pozitif çıkan hastalarda da kullanılmadı.
Bulut sistemi bir örnekle anlattı: “Diyelim ki siz negatifsiniz, evde pozitif biriyle yaşıyorsunuz. ‘Hidroksiklorokin’i negatif olana da verdiler. Yani test yapmadılar ama ilacı hane halkına da dağıttılar. Bu arada kaç kişi zarar gördü bu ilaçtan? Bunların hepsinin çıkarılması gerekiyor.”
‘Hidroksiklorokin’in bakanlığın tedavi rehberinden çıkarılmasıyla birlikte Covid-19 tedavisinde önerilen tek ilaç Favipravir isimli antiviral. Ancak o da tartışmalı bir ilaç.
Prof. Dr. Ergönül’ün görüşü şöyle: “Favipiravir’i kullanan ülkeler çok az, Türkiye de o ülkelerden biri. Çünkü klinik çalışmalarda etkinliği gösterilmiş bir ilaç değil. Şu anda ABD, İngiltere, Almanya ve Japonya’da rehberler var ve bu rehberlerde favipiravirin önerilmiyor. Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin rehberinin de benzer şekilde olacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Dünyanın bildiğini, uyguladığı bilgileri süzerek en doğru şekilde halkımıza, hekimlerimize aktarmamak olur mu?”
KAYNAK: DİKEN – AYŞEGÜL KASAP