Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

ktisatçı Dr. Cüneyt Akman: Savaşa harcanan kaynaklar Türkiye’yi krize sürükledi

ktisatçı Dr. Cüneyt Akman: Savaşa harcanan kaynaklar Türkiye'yi krize sürükledi


İktisatçı Dr. Cüneyt Akman, savaş ekonomisinin Türkiye’yi nasıl krize sürüklediğini Vietnam savaşı örneği üzerinden anlattı.

Ekonomik krizin insanları intihara sürüklediği Türkiye’de savaş sanayisine aktarılan kaynağın son 5 yıl içinde 5 kat arttığına dikkat çeken Ekonomist ve İktisatçı Dr. Cüneyt Akman, iktidar açısından bir “tercih” olduğunu söylediği savaşa harcanan kaynakların Türkiye’yi nasıl krize sürüklediğini Vietnam savaşı örneği üzerinden anlattı. 

 

Türkiye’nin sürdürdüğü savaş politikalarının ülke ekonomisine maliyetini “Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet” isimli kitabında işleyen Ekonomist ve İktisatçı Dr. Cüneyt Akman, kitabında savaş ekonomisini anlattı.

 

Yeni Yaşam gazetesinin haberine göre, Afrîn hareketi sırasında yazdığını dile getirdiği kitabında hem aktüel bir meseleyi incelemek hem Türkiye’deki otoriter rejimin geçmişteki (Türkiye ve dünyadaki) otoriter rejimlerle karşılaştırmak ve incelemek istediğini dile getiren Akman, kitapta gerçek bir cumhuriyetçiliğin neden barış yanlısı, neden savaş karşıtı olduğunu anlatmaya çalıştığını vurguladı.

 

Akman, “Çünkü kendisine cumhuriyetçiyim diyen ama otoriter yönetimlerle aynı ruhu paylaşan gruplar da oluyor dünyada. Bunların neden gerçek anlamda cumhuriyetçi olamayacaklarını tarihsel örneklerle vermeye çalıştım. Bunun yanı sıra istibdat rejimleri yasa dışı yapılardır. Herhangi bir otoriter yapı değildir. Mevcut yasaların arkasından dolanarak veya doğrudan doğruya ihlal ederek yasa dışı, gayri meşru bir yönetimin kurulmasıdır. Abdulhamid mesela böyledir. Çünkü meclisi kapatmıştır, ama sanki kapatmamış gibi göstererek. Üstelik her sene kapattığı meclisin açılışını kutlamıştır. Çünkü resmen kapatmayıp sadece toplanmasını ertelemiştir. Osmanlı dönemindeki yasalara göre Abdulhamid yasadışı bir insandır” diye belirtti.

 

İstibdat rejimlerinin genellikle bir iç ve dış düşmanlara ihtiyaç duyduğunu altını çizen Akman, bunu şöyle açıkladı:

 

“Maalesef istibdat dünyada sık görülen bir yönetimdir. Sık sık güç gösterileri yaparak kendi içsel zayıflığını gidermeye, meşruluğunu sağlamaya çalışır. O  nedenle iç ve dış düşmana ihtiyacı vardır. Bunun savaş ekonomisi ile çok yakın ilgisi vardır. Bu nedenle ben Türkiye için ve dünya için savaş ekonomisinin ne demek olduğunu anlatmaya çalıştım.”

 

Savaşların yol açtığı felaketleri dünyadan örnekler vererek açıklayan Akman, “Amerika dünyanın en zengin ülkesiydi 1950’lerde. Ama 1960’larda Vietnam savaşı gibi bir savaş onu iflas noktasına getirdi. Bretton Woods sistem çöküşü Amerika’nın Vietnam savaşındaki muazzan savaş harcamaları nedeniyle oldu. Dolara dayalı Bretton Woods dünya para sisteminin çöküşü bugün yaşadığımız krizlerin nedendir. Düşünün ki bir savaş dünyanın en büyük ekonomisini bile yerle bir edebiliyor. Bütün dünyaya zarara verebiliyor. Türkiye gibi kaynakları daha sınırlı bir ülkede savaşların neye yol açabileceğini göstermek için yazdım” dedi. 

 

Ekonomist Akman, yaptığı hesaplamaları ise şöyle açıkladı:

 

“Bakın Sayın Bahçeli bir ara bir konuşma yaptı, ondan önce de Sayın Cumhurbaşkanı da ‘Bir mermi kaç paradır, siz biliyor musunuz’ işte ‘bir F-16 ne kadar benzin yakıyor’ dedi. En son Merkez Bankası Başkanı da  ‘O SİHA’lar, İHA’lar parasız uçmuyor.

 

O askerler oraya bedava gitmiyor’ dedi. Bahçeli’nin konuşmasında verdiği rakamların hepsi benim kitabımdan alınma. O hesaplamaların hepsini ben yaptım. İşte bir F-16’nın kaç galon benzin yaktığını, ben kitabı yazdığım sırada jet yakıtının ne kadar olduğunun üzerinde yapılmış hesaplamalardı. Tabi ben başka bir şey için yazdım, onlar başka bir şey için kullandı. Ben o rakamları git gide 50 milyar dolar gibi bir rakama yükselecek ve Türkiye’nin bunu sonucu ciddi bir ekonomik sıkıntıya gireceğini göstermek için yazdım. 2018’in yazında yazdım.

 

Savaş masrafları, savaş sonrası bakım, silahlar, bombalar ve mermilere giden paralar.  Bunlar bir savaşın sürdürülmesi için gerekli olan paralar. Bir de askeri sanayi kompleks için harcanan paralar var. Ben burdan bunların toplamının birlikte Türkiye’yi bir krize sokacağını söylemiştim 2018’in yazında. Üzerinden çok geçmedi 3-4 ay sonra bazı dış tetikleme ile birlikte Türkiye ciddi bir krize girdi. Nitekim şimdi itiraf ediyorlar. ‘Ucuz mu uçuyor SİHA’lar’ diye.”

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Savunma sanayi 75 milyar dolar tutuyor bunların toplamı’ söylemi üzerinde duran Akman, savaş sanayine ayrılan kaynak 2016’da 15 milyar dolar iken son 5 yıl içinde bu rakamın 5 kat arttığını ifade etti.

 

Akman, “Odalar birliğindeki savaş sanayi grubu ‘bu biz yetmez, bize bu kadar daha verin’ diyor. E niye? ‘İnceleyeyim’ diyenlere de ‘bağımsızlığın fizibilitesi mi olur kardeşim’ diyorlar. Tam da onun fizibilitesi olur. Hesapsız kitapsız yapılan işler sonucunda bakın ne oluyor. Füze savunma sistemleri alınıyor ama, size füze atmıyorlar.

 

Ama ekonomiyi öyle bir hale getiriyor ki hesapsız ve genellikle yandaş bazı firmaları korumak için verilen silah sanayi ihaleleri, biliyorsunuz bir de altyapı ihaleleri var. Bunların sonucunda karşı tarafın size füze atmasına gerek kalmıyor. Trump tweet attı füze değil. Bir twitt. Bir tweetin sonucunda yelkenler suya indi” dedi.

 

Savaş sanayine yapılan yatırımlar nedeniyle devletlerin sosyal yardım yapmaktan ellerini çektiğini söyleyen Akman, bu konuda şunları ifade etti: “Yeni liberal düzen ne demişti, ‘devletin ekonomideki ağırlığın azaltacağız. Devlet ekonominin her şeyin karışıyor, onunu için ülke ilerlemiyor’ diyorlardı. Ne oldu tam tersi bütün ileri kapitalist ülkelerde devletin ekonomideki ağırlığı arttı. Halka yaptıkları sosyal yardımlar azaldı.

 

Peki nasıl oluyor, ekonomideki ağırlığı artıyor devletin? Çünkü askeri sanayi kompleksine milyarlarca dolar gömdüler. Ne oldu halka para verilmedi, ne kadar savaş uçağı yapan firma varsa onlara verildi. Devletlerin ekonomideki ağırlığı böyle arttı. Ne faydası oldu dünyaya? Hiçbir faydası olmadı, zarardan başka. Onun bedelini de 2008 krizi olarak ödedi dünya. Hepimiz ödüyoruz bunların yaptığı işlerini sonucunu. Bakın otoban kelimesi Almanca’dan Türkçe’ye geçmiştir.

 

Çünkü Hitler bütün Almanya’da otobanlar yaptı. Buradan insanlar geçsin diye halk arabası denilen Wolswagen marka ucuz arabalar yaptı. Fakat altyapı yatırımları ve inşaata para gömerek ekonomiyi yukarıya çıkarmak mümkün değildir. İlk önce çok hızlı yükselirsiniz işsizlik azalır, fakat sonrasında çok hızlı tıkanırsınız. Hitler’in ikinci hamlesi ne oldu? Silah sanayine muazzam miktarda yatırım yaptı. Silah sanayinin bir handikapı vardır. Büyük miktarda yatırım yaparsanız, savaş dayatılır size. Bunun Almanya ve dünya için nasıl felaketler doğurduğunu gördük. Bunun Amerika için de felaketli sonuçları oldu, dünya için de oldu.”

 

Dünya olarak hala büyük bir cephaneliğin üstünde oturduklarını dile getiren Akman, bu örnekler varken Türkiye’nin de böylesi bir felaketlerle karşılaşmaması için kitabında bunları yazdığını kaydetti.

 

Akman, “Rakamları da söyledim. Bugün Türkiye 75 milyar doları savaş sanayine ayırdığını ilan ediyor. Ne kadarı gerekli ne kadarı gereksiz bilmiyoruz. Soruşturulmasına, konuşulmasına bile izin verilmiyor. Bu soruyu sormaya bile izin yok. Bu soruyu soranlara neredeyse vatan hainleri muamelesi yapılırken -Tam tersi bu soruyu soranlar vatan severdir halbuki- tıpkı ‘128 milyar dolar nereye gitti?’ sorusunu sorduğumuz gibi bunları da sormak gerekiyor.

 

Tabi 128 milyar dolara kolayca soruluyor ama silah sanayi için -milli bağımsızlık için lazım deniliyor- o verilen ihalelerin verilen şirketlerin yarısı yine yabancı- inşaat ihaleleri yetmeyince AKP’ye yakın bazı şirketlere bir de böyle silah sanayi yolu ile kaynak aktarılıyor. Buna millet sesi çıkarmıyor vatan-millet içindir diye. Halbuki öyle değil, onların hep nasıl yanlış yatırımlar olduğunu iki yerde ambargo geldiğinde anlaşılıyor.

 

Bakıyorsunuz ‘yerli ve milli’ hiçbir şeyiniz çalışamıyor. Benim kişisel kanaatim savaş sanayine yaslanan bir ekonomi bir miktar sanki düzelse de büyük bir felaketi arkasından getirir. Hem ekonomik olarak getirir hem siyasi olarak getirir. Bundan kaçamazsınız. Ben ülkemin felaketler dizisi ile karşılaşmasını istemem. 2018 ortasında bunu büyük bir felakete sebep olacağını söylemiştim. Nihayet çok geçmeden öyle oldu. Şimdi yeniden uyarıyor, bir iktisatçı ve bir vatandaş olarak görevimi yerine getiriyorum” diye konuştu.

 

Herhangi bir destek açıklanmadan pandemi döneminde tam kapama ilan edilmesini de eleştiren Akman, “Bu siyasi bir tercihtir. Batık kredileri olan bazı büyük firmalara yeni kredi sağlamak için çalışmalar yapıldığını duyuyoruz. Doğrudur değildir bilemem. Fakat böyle duyumlar var ve büyük rakamlardan söz ediliyor. Krizden dolayı para veremiyor değil, vermek istemiyor” dedi ve ekledi:

 

“Onun yerine kıt kaynakları götürüp ‘Beşli çete’ olarak nitelenen firmalara veriyor. Bugünlerde İkizdere civarını yağmalayan Cengiz İnşaat’a veriyor. Bu iktidarın siyasi tercihidir. Yoksa halka verilecek para bulunur. Gerekirse yaratılır. Türkiye her şey rağmen güçlü bir ülkedir, her şey rağmen. Yanlış politikalar sonucu en büyük 20. ekonomi olmaktan çıkmak üzereyiz ama, Türkiye 17-18 sıralardan buraya geldi. 60’larda, 70’lerde de böyledi. En kötü zamanlarda da böyleydi. Çok güçlü yetişmiş bir insan kapasitesi vardır. Kendini çok rahat toparlayabilir. Ama sürekli kanı emilmese. Durum bu.”

Exit mobile version