Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kobani duruşması: Silahlar altında savunma yapıyoruz

Kobani duruşması: Silahlar altında savunma yapıyoruz


Kobani Davası’nın duruşmasında yaşanan ihlal ve usulsüzlüklere dikkati çeken avukatlar, heyetin çekilmesini istedi. Avukat Ruken Gülağacı, “Silahlar altında savunma yapıyoruz” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları, MYK üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobani Davası’nın 2’nci duruşmasının üçüncü oturumu avukatların savunmasıyla devam etti.

 

HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın avukatı Ruken Gülağacı, ilk duruşmada SEGBİS kaydının sağlıklı tutulmaması, müvekkillerinin sesinin kısılması gibi yaşanan usulsüzleri anlatarak, bu usulsüzlüklerin adil yargılama hakkının ihlali olduğunu belirtti. Gülağacı, “Tensip, kovuşturma sürecine yön veren bir ara karardır. Ama siz tensipte ‘Beni AİHM kararı bağlamaz’ dediniz ve burada tavrınızı gösterdiniz. ‘AYM’nin 90’ıncı maddesini tanımıyorum AİHM kararını tanımıyorum’ dediniz. Adil bir yargılama olmayacağını bize daha duruşma başlamadan, Ocak ayında göstermiş oldunuz. Bu yargılama, hukuki bir dava olmasının yanında, bir organizasyon olmasından dolayı problemlidir. Bir Ceza İnfaz Kurumunda yargılama görüyoruz” dedi.

 

‘ARAMIZDA JANDARMA VAR’

 

Gülağacı, şunları söyledi: “Silahlar altında yargılama yapmaya zorlamamalısınız. CMK der ki, ‘Fazla sanıklı dosyalarda şehir içinde bir duruşma salonu hazırlanabilir’ diyor ama Ceza İnfaz Kurumu demiyor. Usule uygun, yasaya uygun davranıyorsanız bunu bize göstermek zorundasınız. Siz görmüyor olabilirsiniz ama biz burada silahlar altında savunma yapıyoruz, aramalardan geçiyoruz. Çevik kuvvet ile müştekiler bizim yanımızda silahlarla oturuyorlar. Bakın burada müvekkillerimizle görüşemiyoruz aramızda jandarma var.”

 

‘İHLALLER DEVAM EDİYOR’

 

Mahkeme başkanı ise Gülağacı’ya karşılık olarak, “Avukat ve müvekkillerin görüşmesi için bir yer ayırdık. Onların hepsini önceden düşündük ve yaptık” dedi. Gülağacı ise “Burası için diyorum. Aramızda çevik kuvvet ve jandarma varken konuşamayız. Bizim an be an müvekkillerimizle konuşmamız gerekiyor. Bu tespitleri burada kayıt altına almak zorundayız. Tensiple başlayan ihlallerin devam ettiğinin de göstergesi” diye cevap verdi.

 

‘BİR PANİK HALİNDESİNİZ’

 

Davanın ikinci duruşmasının ikinci oturumunda siyasetçilerin çevirmen olmadan Kürtçe savunma yaptıklarını belirten Gülağacı, “Burada çoğu kişi anlamadı, sanırım siz de Kürtçe bilmiyorsunuz, anlamadınız. Biz bir panik halini anlıyoruz çünkü burada siyaset yargılanıyor. 26 Nisan’da tutuk incelemesi yapmadınız. Siz burada ‘esas olan benim için bu insanların tutukluluğudur’ diyorsunuz. Bu nedenle de tutukluluk halinin devamına ilişkin kararı kopyala yapıştır bir şekilde gönderiyorsunuz. Herkesi ayrı ayrı değerlendirmek zorundasınız. Herkesin durumu özeldir. Zeynep Ölbeci’nin bu dosyaya nasıl eklendiği bilinmeden tutuklu” şeklinde konuştu.

 

‘KARŞIMIZDA YARGIÇ YOK’

 

HDP MYK üyesi Berfin Özgül Köse ve eski milletvekili Emine Beyza Üstün’ün avukatı Nuray Özdoğan, reddi hakim talebinde bulundu.

 

Yargılamanın bir tiyatroya dönüştüğünü ve mahkemenin buna ortak olmaması gerektiğini belirten Özdoğan, “Evrensel hukuk ilkelerinin uygulanmasını sağlamak üzere buradayız. Umudumuz da şudur ki, sizin de hukukçu kimliğinizle, evrensel hukuk değerlerini uygulamak üzere bir tavır sergilemeniz. Bizim karşımızda bir yargıç heyeti değil, verilen kararı uygulamaya gelen bir heyet var. Siyasilerle olan bağınızı keserek bir hukukçu gibi davranmanızı istiyoruz. Bunu yapmayacağınızı gördüğümüz için ‘çekilin’ diyoruz ya da ret taleplerimizin bir üst mahkeme tarafından değerlendirilmesini istiyoruz” dedi.

 

‘IŞİD’LİLERE DAİR EVRAK SAVCININ ODASINDAN ÇIKTI’

 

Bu davaların hepsinin ileride yargılama konusu olacağını belirten Özdoğan, duruşma tutanaklarının kendileri açısından bir delil olduğunu ifade etti. Özdoğan, kolektif ve torba yargılama usulüne son verilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Birileri bu yargılamayı başlatmış olabilir ama sizin görev ve sorumluluğunuz yargıç olarak davranmak. Faşist ülkelerin yargılama biçimlerini alarak ülkeyi bir yere taşıyamayız. Dosyada bulunan ve henüz erişimimiz olmayan evrak ve işlemlerin tamamı için itiraz haklarımız saklıdır. Evraklar UYAP’ta yok ‘odamda dolapta’ diyorsunuz. Ankara Katliamı yargılamasından 5 yıl sonra IŞİD’lilerin katliamın hazırlığını nasıl yaptıklarına dair evrak savcının odasından çıktı. Bir başka savcı koşarak tutanak tuttu, 5 yıl sonra sanıkların birçoğu hakkında karar verilmişti. ‘Klasörler odamda’ diyorsunuz, benim ulaşmadığım dosyalara müvekkilim nasıl ulaşsın da delilleri karartsın.”

 

‘İDDİANAMENİN KENDİSİ TALİMAT’

 

Tutuklu yargılanan Bircan Yorulmaz’ın avukatı Atilla Bahçıvan, iddianamenin kendisinin bir talimat olduğunu belirtti. Bahçıvan, “Gençlerin dediği gibi ‘Sizin talimatla hareket ettiğinizden eminim ama ispat edemem’ Ama dahası iddianame de bunu söylüyor. İddia ortaya koyuyor ama ispat edemiyor. Ben bunun böyle olduğuna eminin, ispat etmek zorunda da değilim sen kararı ver diyor. Ortadaki iddianameyi tersinden düzünden okuyoruz bir illiyet bağı arıyoruz. Bilmediğimiz bir yanı mı var böyle deniliyor? Dolayısıyla iddianamedeki kurguya bakıyoruz. Memleket yargısında ‘kanınızla duş alacağım’ sözünü ifade özgürlüğü sayan bir yargı varken HDP’nin twittini şiddet çağrısı sayan bir yargılamayı anlamak zor” diye belirtti.

 

‘KİTLELER DEĞİL POLİS GAZA GELMİŞ’.

 

İddianamede polis şiddetine ilişkin müştekilerin ifadelerini okuyan Bahçıvan, “Bu olaylarda kitleler değil belli ki polisler gaza gelmiş, gaza gelmekle kalmamış, her tarafı gaza boğmuş” dedi.

 

‘ACELENİZ VAR’

 

HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile tüm tutukluların avukatı Hadi Cin, duruşmaya Antalya’dan SEGBİS ile bağlandı. Tutukluluğa dair konuşan Cin, duruşma takviminin en yoğun olduğu dönem olduğunu belirterek, nezarethane odasından duruşmaya bağlandığını aktardı. Cin, mahkemenin çok acele ettiğini ifade ederek, “Acele işe şeytan karışır ama bu işe aceleyi katan da şeytanlardır. İtiraz süreleri dolmadan duruşma tarihleri verdiniz. Tutuk incelemesi ‘yapmayacağız’ dediniz. Resmi tatil, genel tatil her ne olursa olsun kesintisiz duruşmaların arasına bir gün dahi girerse bir sonraki oturumda tutukluluk incelemesi yapmak durumundasınız. Evet siz özel olarak atandınız davaya, makul bir duruşma takvimi belirleyin” diye belirtti.

 

İktidar sözcülerinin Kobanê davasının ilk duruşması günü yaptığı açıklamaları hatırlatan Cin, “Tüm kamu önünde size talimat verdiler. Bu suç önce size karşı işlendi. Siz dediniz ki biz kimseden korkmuyoruz eğer korkmuyorsanız bugün ara kararınızda size karşı işlenen bu suça dair suç duyurusunda bulunursunuz” dedi.

 

Cin’in Kobani davası ile ilgili iktidarın açıklamalarını hatırlattığı mahkeme başkanı ise şunu söyledi: “Üzülerek söyleyeyim söylediklerinizin hiçbirini izlemedim, duymadım.”

 

‘SOYLU VE ALTUN SUÇ İŞLEDİLER’

 

Cin, şöyle devam etti: “Memur Fahrettin (Fahrettin Altun) ile İçişleri Bakanı Soylu adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsten suç işlediler, kamuoyu önünde size talimat verdiler. Bu suç önce size karşıdır. Siz korkmuyorsanız bu suça karşı suç duyurusunda bulunursunuz. Ben buradan size bildiriyorum. Görevimi yapıyorum. Tutuk incelemesi yapmıyorsunuz, karar veriyorsunuz. Hüküm veremezsiniz vereceğiniz her karar, ara karar demektir. Tutuk devam kararlarında AİHM kararlarına atıf yapıyorsunuz. Aleyhe yorumluyorsunuz. Bunu yapamazsınız. Tutuk devamını oluşturacak hiçbir şey yok.”

Exit mobile version