Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kobani Davası’nın mahkeme başkanı: UYAP’ı kullanmayı bilmiyorum

Kobani Davası’nın mahkeme başkanı: UYAP’ı kullanmayı bilmiyorum


Kobani Davası’na bakan mahkeme başkanı, UYAP sistemini iyi bilmediği için AİHM’in Demirtaş hakkında verdiği kararının çevirisini yanlışlıkla “muharebe”ye eklediğini ve bir kısmını da evine götürüp okuduğunu söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobani Davası’nın 2’nci duruşması ikinci gününde devam ediyor. HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Alp Altınörs, reddi hakim gerekçelerini açıkladığı sırada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire’nin Demirtaş-Türkiye kararının çevirisinin dosyada olup, olmadığını sordu. 

 

Mahkeme başkanı ise dosyada olduğunu ancak UYAP’ı iyi bilmediğini açıkladı. 

 

Altınörs ile mahkeme başkanı arasında yaşanan diyalog şöyle: 

 

“Altınörs: AİHM Demirtaş kararı bu dosyaya girmiş midir? 

 

Mahkeme Başkanı: 4 Ocak 2021 tarihinde girmiştir. 

 

Altınörs: Çeviri mi?

 

Mahkeme Başkanı: Çeviri.

 

Altınörs: Neden UYAP’a eklemediniz? 

 

Mahkeme Başkanı: UYAP’ı çok iyi kullanmayı bilmediğim için muharebe (Adalet Bakanlığı’ndan Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi almak amaçlı gönderilen yazışmaların tevzi işleminin yapıldığı ekrandır) dosyasına eklemişim yanlışlıkla. İddianame hala benim evimde ve okuyorum. İki klasörü benim evimde.”

 

Duruşma Altınörs’ün reddi hakim gerekçelerini açıklamasıyla devam etti. 

 

Altınörs, “En kritik unsurdur AİHM kararı. Avukatların buna erişememesi en temel reddi hakim talebinin gerekçesidir. Bunun dışında en temele reddi hakim gerekçesi bu kararı uygulamamış olmanızdır” dedi. 

 

Altınörs ardından AİHM kararını okudu. İlk tutukluluk incelemesinde haklarında tahliye kararının verilmesi gerektiğine vurgu yapan Altınörs, “HDP MYK tarafından atılan tweetin de Kobanê halkıyla dayanışma çağrısı olarak atıldığı da AİHM kararında kesinleşmiştir.  Bu karar elinizde olduğu halde iddianameyi bilerek kabul ettiniz. 367’nci maddeyi okuduğunuz halde tahliye etmediniz. Reddi hakim talebimin birinci gerekçesi budur” diye belirtti. 

 

‘KOLLEKTİF SUÇ’ NAZİ’LERDE VARDI

 

Türk hukukunda “kolektif suç” kavramı olmadığının altını çizen Altınörs, şunları kaydetti: “Bunun yerine suçun bireyselliği esas alınır. Fakat bu iddianamenin savcısı Ahmet Altun tarafından kolektif suç ilkesi zemini de hazırlanmıştır. İddianamede MYK üyesi olmak suçlu sayılma gerekçesi oluyor. Kolektif suç kavramı tarihte Nazi döneminde ortaya konulmuştur. Nazi hukukunda var. Yahudi’ysen, eşcinselsen, komünistsen suçlusun. ‘Git çalışma kampına çalış’ denir. Bu şekilde ‘kolektif suç’ kavramı en karanlık dönem olan Nazi döneminde girmiştir. Ahmet Altun da bunu Türk hukukuna sızdırmıştır. Partili savcı Ahmet Altun, bu iddianameyle Türk hukukuna sızdırmıştır siz de kabul etmişsiniz. Bunu ret etmeniz gerekirken etmediniz buna yol verdiniz.

 

GOOGLE ÇEVİRİYİ KABUL ETTİNİZ

 

Ben mesleki olarak çevirmenim. İngilizce, İspanyolca, Rusça çeviri yapan biriyim. Bu iddianamede çok önemli delil olarak iddia edilen PYD’den geldiği iddia edilen bir mail var. Bu mailin çevirisini bile yaptırmamışsınız. Google Translate ile çevrilmiş ve önünüze getirilmiş. Google çeviri hiçbir resmiyeti yoktur, hiçbir mahkeme bunu kabul etmez. Ayrıca Türkçe, İngilizce dil çifti en zayıf dil çiftidir, genellikle çeviri hatası verir. Yeminli tercüman olana ben hiç bir mahkemenin böyle çeviri kabul ettiğini görmedim ama siz ettiniz. 

 

MAİL SAATİ İLE PAYLAŞIM SAAT FARKLI 

 

O kadar aceleniz vardı ki bunu bile yapmadınız. PYD’den gelen mail meselesi, MYK üyeleri bu maili gördü. ’Talimat aldı, twitte attı’ ama bu iddianamede yok. Ama tensipte PYD’den gelen maili HDP üyelerinin bunu talimat kabul ederek, bir tweet atmış demişsiniz. Ama o kadar aceleniz varmış ki tıpkı takvimle hata yaptınız gibi bu maillerin saatlerine bile bakmışsınız. 

 

Sözde gizli tanıklardan biri demiş ya ‘Toplantıya KCK’den bir yönetici katılmış’ diye ama kimin katıldığı belli değil. Tensip zaptında hüküm yazmışsınız bu da 5’inci reddi hakim gerekçem. 26 Nisan’daki duruşmada ‘hiç kimseden korkmuyoruz’ dediniz mahkeme olarak ama gereğini yapmadınız. 26 Nisan’da biz buradayken Bahçeli, Fahrettin Altun, Süleyman Soylu bu mahkeme ile ilgili açıklamalar yaptı ve açık bir şekilde siyasi müdahalelerde bulundu. Soylu’dan Bahçeli’den, Altun’dan bunun hesabını sormalıydınız. Nasıl olur da siyasi otorite mensupları olarak nasıl bu davaya müdahale edersiniz? Nasıl masumiyet karinesini ayaklar altına alarak bu insanlara katil dersiniz? ‘Ey Süleyman Soylu nasıl oluyor da paralel iddianame yayınlıyorsun twitter’dan’ diye sormalıydınız. Eğer bunu yapamıyorsanız çekilmeliydiniz. Soylu attığı tweetle burada yargılanan tüzel kişilik olarak HDP olduğunu açıkça ifade etmiştir. Fahrettin Altun, bize açıkça ‘katil’ demiştir. Ama şimdi Süleyman Soylu yargıya başvurdu ‘beni aklayın’ diye. Hadi Özışık meselesi var. En çok tweetlerde HDP’yi  suçlayan birisi iken şimdi Soylu kendisi hakkında suç duyurusunda bulundu. Özışık, HDP hakkında atıp tutanlardan biriydi. Heyeti reddediyorum size güvensizlik duyuyorum. Gerek bugün arkadaşlarımızın ifade ettikleri gerekçelerden sonra sizde bir heyet olarak bu duruşmadan çekilirsiniz, fakat ben tahliye talebinde bulunmak istiyorum çünkü tahliye talebim bu gerekçelerle bağlantılı.”

 

IŞİD KOBANÊ’YE GİRSEYDİ…

 

Altınörs, tahliye talebinin gerekçelerini de şöyle sıraladı: “AİHM kararı, HDP MYK üyelerinin tahliyesini gerektiren bir karar. Söz konusu 3 tweetin Kobanê katliamını engellemek için atılan bir paylaşım olduğunu karar altına alır. Türk hukuka göre anayasa bağlayıcılığı bulan bir karar uygulanacak. Bir tutukluluk gerekçesi olarak bu twetlerin gösterilmeyeceğini iade ediyor. Dolayısıyla 8 aydır süren bu haksız tutukluluğun da sona erdirerek çekileceğinizi umut ediyorum. Bahçeli’nin 26 Nisan’da bizim için ‘katil’  gibi sıfatları sıralayan suç işleyen Bahçeli, Filistin için istifa çağrısı yaptı. İsrail sivilleri öldürüyor diye ne yapıyordu. IŞİD sivilleri katletmiyor muydu? IŞİD Kobanê’ye girseydi büyük bir katliam olurdu. İnsanların başı kesilecekti. Bütün toplum duyarlıydı, sadece Kürtler değildi. Düşünce işçisi olarak yazar çeviri olarak bu duyarlılığının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bugün bende İsrail’i lanetliyorum ama IŞİD’in de İsrail’den bir farkını olmadığını söylüyorum ama o zaman iktidar IŞİD’e bir ‘grup sinirli çocuk’ diye bakıyordu. 

 

ÖZGÜRLÜĞÜMÜ TALEP EDİYORUM

 

İstisnalar kaideyi kurar. Bir kere bir davada kolektif suç geçtiği anda yarın Kobanê’ye destek için atılan tweetin nedeni 38 kez ağırlaştırılmış hapis ise IŞİD’e pêşmerge göndermenin cezası ne olur bilemiyorum. Bugün buradan başlayan yargılama yarın başkalarını da hedefleyebilir. Bugünkü koşullardan bakıp  7 yıl öncesini yargıladığınız zaman herkesi her türlü yargılarsanız. Suçlama kolektif bir suçlama. Sadece HDP MYK üyesi olduğum için ben buradayım. Özgürlüğümü talep ediyorum. Anamın ak sütü gibi helal olan özgürlüğümü talep ediyorum.”

Exit mobile version