İsrail ile Filistinli direniş grupları arasındaki çatışmalarda bilanço ağırlaşırken Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Doğu Kudüs ve Gazze’de yaşanan şiddetin artması nedeniyle savaş suçlarının işlenme olasılığından duyulan endişeyi dile getirdi.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne 10 Mayıs’tan bu yana düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı yaklaşık 100’ü çocuk ve kadın olmak üzere 212’ye yükselirken İsrail tarafında ise biri çocuk toplam 10 kişi hayatını kaybetti.
İsrail, orantısız güç kullanımı ve sivillerin yaşadığı yerleşim alanlara saldırmakla, Filistinli gruplar ise sivilleri kalkan olarak kullanmak ve İsrail yerleşim alanlarına roket atmakla suçlanıyor.
Çatışmalarda olası uluslararası hukuk ihlalleri hangileri?
Uluslararası hukuk, sivillerin hedef alınmasını veya sivil alanlarda ayrım gözetmeksizin güç kullanılmasını yasaklıyor.
2 milyon insanın dar bir kıyı şeridine sıkıştırıldığı Gazze’de durum oldukça karışık. Dar alan ve yoğun bombardımanlar nedeniyle Gazzelilerin sığınabileceği güvenli alan çok kısıtlı.
Hamas’ın 2007’de iktidarı ele geçirmesinin ardından İsrail ve Mısır tarafından uygulanan abluka, ülkeden ayrılmayı neredeyse imkansız hale getirmiş durumda.
Filistinli savaşçılar, yerleşim alanlarında faaliyet gösteriyorlar ve tüneller, roketatarlar ve komuta ve kontrol altyapısını okullara, camilere ve evlere yakın konumlandırıyorlar.
İsrail ve Batılı ülkeler tarafından terör örgütü olarak kabul edilen Hamas aynı zamanda Gazze’nin de facto hükümeti, on binlerce kişiyi memur ve polis olarak istihdam ediyor. Dolayısıyla, Hamas’la bağlantılı olmak Gazze’de yaşayan bir kişinin savaşçı olduğu anlamına gelmiyor.
İsrail, pazar günü Hamas’ın yeraltı askeri altyapısının hedef alındığını söyleyerek Gazze Şehrindeki bir ana cadde boyunca ağır hava saldırıları düzenledi. Bombardımanda üç bina devrildi ve 16’sı kadın ve 10’u çocuk olmak üzere en az 42 kişi öldü. Bir gün önce ise, kalabalık bir mülteci kampına yapılan saldırıda aynı aileden 10 kadın ve çocuk hayatını kaybetti.
İsrail medyası, ordunun saldırıda üst düzey Hamas yetkililerinin buluşmasını hedeflediğini iddia etti.
Sivillerin kalkan olarak kullanılıp kullanılmadığının hukuki olarak tanımlanması için askeri varlıkların kasıtlı olarak korumalarından yararlanmak amacıyla sivillerin yakınına yerleştirdiklerini kanıtlaması gerekiyor.
Öte yandan Hamas ve diğer Filistinli grupların İsrail’e fırlattığı yüzlerce roketten Tel Aviv’deki apartmanlara isabet etmesi uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak değerlendiriliyor.
Orantısız güç kullanımı
İsrail sık sık orantısız güç kullanmakla suçlanıyor. Bölgenin en güçlü ordusuna sahip beyan edilmemiş bir nükleer güç olan İsrail, roketlerden kaynaklanan tehdidi ortadan kaldırma hakkına sahip olduğunu savunuyor. Sivillere zarar vermekten kaçınmak için her türlü çabayı gösterdiğini iddia ediyor.
Buna, cumartesi günü Associated Press (AP) ile El Cezire ofislerinin yanı sıra bir hukuk firması, kan testi için bir laboratuvar ve düzinelerce özel daire ve küçük işletmeyi barındıran 12 katlı bir binanın bombalanması öncesi bina sakinlerinin uyarılarak boşaltılması örnek veriliyor.
İsrail Ordusu, binada bir komuta ve kontrol merkezi, bir istihbarat birimi ve muharebe operasyonlarını koordine etmek için kullanılan diğer altyapı da dahil olmak üzere hatırı sayılır bir Hamas varlığı olduğunu iddia etti ancak herhangi bir kanıt paylaşmadı.
Cenevre Uluslararası İnsani Hukuk ve İnsan Hakları Akademisi profesörü Marco Sassoli, geçmiş çatışmalarda İsrail’in “meşru bir askeri hedefin ne olduğuna dair oldukça geniş bir konsepte” sahip olduğunu söyledi.
AP CEO’su Gary Pruitt, saldırı nedeniyle “şoke olduğunu ve dehşete düştüğünü” belirtti ve bağımsız bir soruşturma çağrısında bulundu. AP yönetimi 15 yıldır ofislerinin bulunduğu binada Hamas’ın olabileceğine ilişkin hiçbir bilgi verilmediğine ve bu iddiaya dair herhangi bir gösterge de olmadığına değinerek, gerçeklerin ortaya konmasını talep etti.
Sassoli, bir medya merkezine saldırıyı “tamamen hukuka aykırı” olarak tanımladı ancak ordunun neyi hedeflediğini bilmeden bombalamanın haklı olup olmadığını bilmenin imkansız olduğunu söyledi.
Hamas’ın yeraltı ordusu
Hamas’ın silahlı kanadı üyeleri nadiren üniforma giyiyor ve çatışmalar başlaması üzerine yeraltına iniyor.
Hamas taraftarlarının büyük çoğunluğu çatışmaya dahil olmuyor, bu da onların hedef alınmaması gerektiği anlamına geliyor.
Uluslararası Kızıl Haç Komitesi, bir savaşçıyı “sürekli savaş işlevi” olan biri veya hedef alındığı anda çatışmaya giren biri olarak tanımlamaktadır.
Bu tanıma göre, bir bina Hamas destekçileriyle dolu olsa bile, uzmanlar, savaş operasyonlarına aktif olarak katılmadıkları sürece meşru bir hedef olarak kabul edilmeyeceğini söylüyor.