Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Gezi Davasında Üçüncü Yargılama 21 Mayıs’ta

Gezi Davasında Üçüncü Yargılama 21 Mayıs’ta


Taksim Gezi Parkı’nın 1940’larda yıkılan Topçu Kışlası’na dönüştürülmek istenmesini protesto edenlere yönelik saldırılar sonucu başlayan Gezi direnişi, 21 Mayıs’ta yeniden yargılama konusu olacak.

Gezi parkını savunmak için 2012 yılının sonunda 100’den fazla sivil toplum örgütü, meslek örgütü, sendikanın katılımıyla oluşturulan Taksim Dayanışması’nın yeniden yargılanacak üyelerinden bazıları, dava öncesinde DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Başkanları Mehmet Bozgeyik ve Aysun Gezen ile Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği Başkanı Emin Koramaz ile birlikte çevrim içi basın toplantısı düzenlediler.

Yapıcı: ‘‘Haklı olanlar korkmaz ve susmaz; kaç kere yargılarsanız yargılayın, Gezi yargılanamaz’’

Taksim Dayanışması üyelerinden Mücella Yapıcı, hükümetin bu yargılama üzerinden toplumun üzerine korku salmak istediğini söyleyerek hem korkmalarının hem de susmalarının mümkün olmadığını söyledi.

Yapıcı, ‘‘Gezi’nin en önemli başarılarından biri toplumun üzerine serpilen korku iklimini yok edilmesidir. Gezi korku zincirlerini kırmıştır, o açıdan çok önemlidir. O korku zemininin inşası için bizim üzerimizden yeniden topluma gözdağı verilmek istenmektedir. Haklı olanlar korkmaz ve susmazlar. Ne yaparsanız yapın bu böyledir. Beni aynı iddianameyle üçüncü kez yargılıyorsunuz, aynı iddianameyle. Bir kere suç örgütü kurmaktan yargıladınız, beraatim kesinleşti. Tekrar yargılandım, beraat ettim. Kaç kere yargılarsanız yargılayın, Gezi yargılanamaz. Gezi; çok meşru, çok haklı, çok barışçı, anamızın ak sütü gibi helal bir şeydi; siz olağanüstü bir şiddetle 8 gencimizi öldürdünüz, bir polisi öldürdünüz. Göz kayıpları sonradan 40’a vardı. Anneleri perişan ettiniz. O çocukların katillerine ödül gibi cezalar verdiniz. Yargılanacak olan bütün bunlardır’’ dedi.

Avukat Atalay: ‘‘AKP ilk yenilgisini tattığı en temiz direnişi karalamaya çalışıyor’’

Bir başka Taksim Dayanışması üyesi Avukat Can Atalay da Yargıtay 16. Dairesi’nin içtihatları ve ilkeleri dışına çıkarak bu yargılamayı mümkün kılmak adında yeni bir iddianame yazdığını savundu.

Atalay, ‘‘AKP bir tarih yazımı çabası içerinde. Şu ana kadar kirletemediği belki de ilk yenilgisini tattığı, en temiz direnişi karalamak için uğraşıyor. Onun temizliği ile başa çıkamıyor. Bir tarih yazımı projesinin yargılama pratiği bu. Ve en meşru itiraz organı elimizdeki tek megafonu sokakları kapatma çabası. Bütün insanlarımızın hak taleplerinin önüne geçmeye çalışıyor. Bu kendi için tahkimat gibi gözüküyor. Gezi; eşitlik, özgürlük ve adalet umudunun yalnız Türkiye için değil, Ortadoğu için mümkün olduğunun nişanesidir. Yargıtay 16. Ceza Dairesi yeni bir iddianame yazdı. Yerleşik içtihadından ayrılarak yerleşik ilkelerini ayaklar altına alarak yazdığı bu iddianameye yanıt verme görevi bize düştü’’ diye konuştu.

Fincancı: ‘‘Eğer bir dava olacaksa doğrudan iktidara açılmalı, sorumlular oradadır’’

Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Gezi süreci ile ilgili bir yargılama olacaksa mahkemenin o dönemdeki şiddet nedeniyle döneminin iktidarını yargılaması gerektiğini söyledi.

Fincancı, ‘‘Bu dava, mücadele alanlarımıza dönük bir dava. Evet, bir dava açılması gerekiyor. O dönem başbakan olan şimdi cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan’a açılmalı. İnsanların yaşam haklarına savunmak adına seslerini yükselttiğinde 10 binin üzerinde yaralanma ile karşı karşıya kalmıştık. 10’un üzerinde insanın gözünü yitirdiğini Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na gelen başvurulardan biliyoruz. İnsanların yaşamını yitirdiği polis saldırıları ile karşı karşıya kaldık. O dönemde ‘emri ben verdim’ diyen başbakan vardı. Eğer bir dava olacaksa doğrudan iktidara açılmalı. Sorumlular oradadır. Taksim dayanışması tüm Türkiye’ye yayılan birlikte mücadele etmeyi, yan yana olmayı ortak kolektif iradeyi temsil ediyor. İktidarın kaygı duyduğu kolektif iradedir. Bugün İkizdere’de de başka herhangi talan alanında da bu dayanışmadan korktukları için özel hayatın gizliliği arkasına sığınarak görüntü alınmasını bile engellemeye çalışan tek adam rejimi var. Salgını idare etme davranışları açısından baktığımızda asıl korkularının –parkları, açık alanları kapatarak- insanların yan yana durabileceği açık alanlar olduğunu gösteriyorlar’’ dedi.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve KESK Genel Başkanı Aysun Gezen de Gezi davasının üçüncü kez açılmasının nedeninin topluma gözdağı vermek olduğunu, Gezi sürecinin itibarsızlaştırılmasına karşı sessiz kalmayacaklarını ifade etti.

Gezi davalarının kronolojisi

Gezi davasında ilk yargılama 13 ay sürdü. İstanbul 33. Asliye Mahkemesi’nde yapılan yargılamanın 29 Nisan 2015’teki karar duruşmasında tüm sanıklar beraat etti.

İkinci dava ise İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 24 Haziran 2019’da yapılan ilk duruşma ile başladı. Mahkemenin kabul ettiği 657 sayfalık iddianamede Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüsten 16 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyordu.

Mahkeme, 18 Şubat 2020’de davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala da dahil olmak üzere tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi.

Kavala, cezaevinden tahliye edilmeden yeni bir soruşturmadan yeniden tutuklandı. Tutuklandığı soruşturmadan serbest bırakılan Kavala, 15 Temmuz darbe soruşturması kapsamında açılan bir başka soruşturmadan tutuklandığı için serbest kalmadı ve o dava 5 Şubat 2021’de üçüncü Gezi davası ile birleştirildi.

Yargıtay 16. Dairesi ise kamuoyunda ‘‘Çarşı davası’’ olarak bilinen 35 sanıklı davadaki beraat kararını 24 Nisan 2021’de bozdu ve bu davayı Gezi davası ile birleştirildi.

Avukat İşler: ‘‘Yeni bir ‘torba dava’ ile karşı karşıyayız’’

Gezi davası avukatlarından Evren İşler, ‘‘Önce Kavala’nın yargılandığı başka bir dava bu dava ile birleştirildi, ardından Çarşı davası eklendi. Yeni bir ‘torba dava’ başlangıcı ile karşı karşıyayız. Gezi dosyası içerisinde hiçbir delil içermeyen iddianame ile yürütülmeye çalışılıyor. Bu delilsizlik durumu varken beraat dışında bir karar hukuki olmayacak. İtiraz etmek ve direnmek anayasal haktır’’ diye konuştu.

Exit mobile version