Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erdoğan’ın ilk kez 1994’te gündeme getirdiği Taksim Camii ibadete açıldı

Erdoğan'ın ilk kez 1994'te gündeme getirdiği Taksim Camii ibadete açıldı


Temeli 17 Şubat 2017’de atılan Taksim Camii, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle ibadete açıldı. Caminin yer aldığı Taksim Meydanı’nda binlerce kişi cuma namazı kıldı.

Erdoğan, açılış töreni öncesi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Hayırlı cumalar” ifadesini kullandı. Erdoğan’ın paylaşımında Taksim Camii de yer aldı.

 

Taksim Camii, Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığından bu yana “gözde projesi” ve onun başbakanlığı döneminde planlanan ilk halinden çok daha büyük bir alanda inşa edildi.

 

Mimarlar Şefik Birkiye ve Selim Dalaman’ın imzalarını taşıyan caminin hat yazıları Hattat Davut Bektaş ve Nakkaş Adem Turan’a ait. Giriş kubbesi göbek yazısında İhlas, giriş kubbesi kasnak yazısında Ayet-el Kürsi ve sonraki ayet, ana kapı üstü yazısında Nisa Suresi’nin 103. ayetinin son kısmı ve İstiklal girişi kapı üstü yazısında ise Ra’d Suresi’nin 24. ayeti işlendi.

 

Caminin iç alanındaki hat levhalarında Allah, Muhammed, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali yazıyor.

 

Beşi yer altında dokuz katlı olarak inşa edilen caminin alanı 17 bin metrekareye yakın. Biri 30 metre yükseklikte 12 kubbesi ve iki minaresi olan camide aynı anda 2 bin 250 kişinin, kapalı ve açık alanlarıyla birlikte toplam 4 bin kişinin namaz kılabileceği belirtiliyor.

 

Camiyi 12 metre çapında, yaklaşık 20 metre boyunda 60 ışıklı avize aydınlatacak. 3 katlı otoparkı ise 165 araç kapasitesine sahip.

 

Caminin yanında Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi ve Taksim Maksemi yer alıyor. Camide otopark, sergi alanı, konferans salonu aş evi ve Dijital İslam Kütüphanesi de bulunuyor.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adının gittikçe daha fazla duyulmaya başladığı 1994 başında, Mart ayındaki yerel seçimler için Refah Partisi’nden İstanbul Belediye Başkanlığı adaylığını açıkladığında, Taksim’de bir binanın çatı katından kameralara meydanı göstermiş ve “Burası Taksim Camii için 20 yıl önce düşünülmüş olan bölgedir, 20 yıl kadar öncesine dayalı bir konuşmadır bu. İnşallah buranın temelini atmak bize nasip olur” demişti.

 

Aynı yıl, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan sonra TRT’de Reha Muhtar’ın programına çıktığında ise Muhtar’ın “Neden İstanbul’un altyapı sorunları yerine Taksim Camii’ni gündeme getiriyorsunuz?” sorusuna tepki gösterip, “Bir defa Taksim Camisini sizin konuştuğunuz kadar ben konuşmuyorum, basın konuşuyor. Kurulmuş bir vakıf var. Dernek getirdi teklifini yaptı, projeyi büyükşehir geçirdi, benim buna ayırdığım bir vakit filan söz konusu değil. Yoksa Taksim Camii beni şu anda bağlayan bir konu değildir” yanıtını vermişti.

 

Ardından da tartışmaların büyümesine sebep olan açıklamasını bir kez daha yapmıştı:

 

“Ben olmasından yanayım. Ben buna para tahsis etmiyorum ki, vatandaş yapacak bunu.”

 

Bu tartışmalar Erdoğan’ın sözleriyle alevlendikten 20 yıl sonra, Erdoğan Türkiye’nin 12’nci Cumhurbaşkanı seçildi ve Taksim Camii bir kez daha gündeme geldi.

 

Belediye Başkanlığı döneminde yargı kararları sebebiyle başlatamadığı projeyi Erdoğan, cumhurbaşkanlığı döneminde, Taksim Meydanı’yla ve Gezi Parkı’yla ilgili tartışmalar sürerken başlattı. Caminin inşaatı, anayasa değişikliği referandumu öncesinde, Şubat 2017’de başladı.

 

Taksim Camii ilk ne zaman gündeme geldi?

 

Taksim’de 1800’lerin sonunda inşa edilen Ortodoks Kilisesi’nin yanı sıra Topçu Kışlası içinde bir cami vardı. Ancak bu cami 20. Yüzyıl başlarında kullanılamaz hale geldi, ardından 1940’ta kışla tamamen ortadan kaldırıldı.

 

O tarihten sonra Taksim Meydanı’na cami yapımı zaman zaman gündeme geldi.

 

İlk kez ciddi anlamda ele alındığı tarih ise, tek parti dönemi sonrası iktidara gelen Demokrat Parti yönetimiydi. Camileri yenilemeyi veya sembolik yerlerde sıfırdan cami inşa etmeyi siyasi gücünün bir göstergesi olarak gören Başbakan Adnan Menderes, 1952’de Ayasofya’ya yeniden cami statüsü vermeyi gündeme getirdi.

 

1955’te de Taksim Meydanı’nda bugün cami yapılan alandaki daha küçük bir parseli, belediyeye cami yapımı için tahsis etti. 1956 yılında bazı iş insanlarının ve siyasilerin içinde bulunduğu “Taksim Camiini Yaptırma Derneği” kuruldu.

 

Yani aslında bu tartışmalar neredeyse 70 yıl öncesine dayanıyor.

 

27 Mayıs 1960’taki darbeden bir süre sonra iktidara gelen Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi de 1965’te benzer bir adım attı.

 

O dönemki Bakanlar Kurulu, caminin planlandığı bölgedeki Ziraat Bankası ve Hazine arazisinin Vakıflar Müdürlüğü’ne satılması kararı aldı.

 

Ancak bu adım dönemin CHP’li İstanbul Belediyesi tarafından mahkemeye taşınıp da arsa tahsisi durdurulunca, 1968’deki yerel seçimlere kadar ciddi bir gündem maddesi olmadı. Yerel seçimler zamanı birçok tartışmanın merkezine oturan cami projesi, seçim sonrası bir süre için rafa kalktı.

 

1977’de Süleyman Demirel’in başbakanlığındaki ikinci Milliyetçi Cephe Hükümeti zamanında Beyoğlu İlçesi İmar Planı değiştirildi.

 

Yeni planda otopark olarak görülen bu arazi cami için tahsis ediliyordu. Kültür Bakanlığı, Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan onay da aldı. Ancak mülk sahiplerinden biri olan İstanbul Belediyesi yine CHP’deydi ve belediye, arsasını cami yapımı için satmayı kabul etmedi.

 

Aynı yıl Taksim Meydanı’nda bir başka gelişme daha yaşanıyordu. 1969’da Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Tiyatroları’nın eserlerinin gösterimi için açılan ancak bir yıl sonra büyük bir yangın sebebiyle kullanılmaz hale gelen İstanbul Kültür Sarayı isimli binanın onarımı 1977 yılında bitti.

 

1978’de kullanıma yeniden açılan bina, Atatürk Kültür Merkezi adını aldı.

 

1980’de Demirel bu kez Ziraat Bankası arazisinin 1965’te iptal edilen tahsisini yeniden sağlamak için bir Bakanlar Kurulu kararı daha çıkardı.

 

Meydandaki mescidi büyüterek cami yapmak amacıyla kurulmuş Taksim Camii Şerifi Külliyesi Yaptırma ve Yaşatma Derneği, Eylül 1980’de temel atma işlerini yetkililerle görüşmeye başladıktan 10 gün sonra 12 Eylül darbesi gerçekleşti. Milliyetçi Cephe’nin planları bir kez daha durduruldu.

 

1983 Danıştay kararı: Proje kamu yararı açısından uygun değil

 

Darbe sonrası İstanbul Belediye Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Akansel, 1977’deki imar planını iptal ederek cami için tahsis edilen alanı yeniden otopark olarak belirledi.

 

Ve itirazlar 1983’te Danıştay’a gitti. 7 Şubat 1983’te Danıştay 6’ncı Dairesi, “Taksim Camii projesinin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı açısından uygun olmadığına” karar verdi.

 

Yaklaşık 10 yıl sonra, yani darbe dönemi sona erdikten ve seçimler yapılmaya başladıktan bir süre sonra, 1992’de Taksim Camii Kültür ve Sanat Vakfı kuruldu.

 

Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde Reha Muhtar’a verdiği röportajda bahsettiği teklif de bu vakıf tarafından yapıldı.

 

Tartışmalar, Erdoğan’ın “Taksim’e cami iznini vereceğiz, temelini de Cumhurbaşkanı Demirel’e attıracağız” sözleri konuyla ilgili tartışmaları yeniden gündeme getirdi.

 

Dönemin başbakanı Necmettin Erbakan da “yakında temeli atacaklarını” duyururken, dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, “Mülki amir olarak camiye izin vermeyeceği” açıklaması yaptı.

 

1995’te Koruma Kurulu, cami yapılması için tahsis edilmesi planlanan, belediye planlarında otopark olarak gözüken alanda “tarihi su yapılarına ait ve tuğla mezarlardan oluşan kalıntılar olduğunu” duyurarak bölgeyi SİT alanı ilan etti.

 

Ancak dönemin Beyoğlu Belediye Başkanı Nusret Bayraktar, 1996’da “temelini Başbakan Erbakan’ın atacağı caminin yapımına başlanacağını” duyurdu.

 

Erdoğan’ın belediye başkanlığında sıklıkla gündeme getirdiği ve gözde projelerinden biri olan Taksim Camii projesi, on yıllardır sağ parti iktidarları tarafından gündeme getirilen ancak ertelenen bir proje olduğu için sembolik olarak da büyük önem taşıyordu.

 

O dönem “laiklik tartışmalarının” gündemine oturan cami projesi için, dönemin Refah Partili Kültür Bakanı İsmail Kahraman, “Taksim’de camiye karşı çıkanların yobaz olduğunu” söyledi. Kahraman, yıllar sonra AKP milletvekili oldu ve 2015-2018 arası TBMM Başkanlığı yaptı.

 

O dönem caminin temelinin 29 Mayıs’ta, İstanbul’un 1453’teki fethinin yıldönümünde atılacağı haberleri basına yansıdı.

 

Erdoğan’ın belediye başkanlığında Gezi Parkı yerine ya da seçim kampanyası döneminde işaret ettiği, bugün caminin yapıldığı yere cami yapma planları bir kez daha 28 Şubat sürecinde rafa kalktı.

 

Topçu Kışlası ve Taksim Camii projeleri

 

Taksim Meydanı’yla ilgili düzenlemeler, AKP iktidarında gündemin öncelikli başlıkları arasında yer aldı. 2008’de Atatürk Kültür Merkezi’nin kullanımına “tarihi ömrünü doldurduğu” gerekçesiyle son verildi.

 

Cami konusu da yıllar sonra, Erdoğan’ın başbakanlığının sekizinci yılında, iktidarının güçlendiği bir dönemde yeniden gündeme geldi.

 

2011 genel seçimleri öncesi Taksim’e cami projesi için yeniden adım atacağını duyurdu. Bir yıl sonra, MHP’ye yakın mimar Ahmet Vefik Alp tarafından “laiklerin de seveceğini düşündüğü” bir proje çizildi.

 

İstanbul’un fethinin yıllar sonraki bir başka yıldönümünde, 29 Mayıs 2012’de Erdoğan Çamlıca tepesine bir cami inşa edileceğini açıkladı. Aynı sıralarda Ataşehir’de de Mimar Sinan Camii’nin inşası da başlamıştı.

 

2012’de Hürriyet gazetesine konuşan mimar Alp, ilk projesini “Başbakan Erdoğan’ın fazla modern bulduğunu, projeyi revize ederek yeniden Erdoğan’ın masasına koyduğunu” açıkladı.

 

Cami projesi beklerken Erdoğan’ın aklında Taksim Meydanı’yla ilgili bir başka plan daha vardı. Gezi Parkı yerine Topçu Kışlası’nın yeniden yapılmasına karar verildi. 2013 yılının Mayıs ayında iş makineleri revize edilen Topçu Kışlası’nın inşaatı için Gezi Parkı’na girdiğinde protesto gösterileri başladı.

 

Birkaç ay süren ve “Gezi Parkı eylemleri” olarak anılan eylemler, Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı.

 

Protestolar, polisin şiddetli müdahalesiyle, onlarca kişinin yaralanması, dokuz kişinin hayatını kaybetmesi ve yine onlarca kişinin gözaltına almasıyla sonlandı.

 

Ardından Topçu Kışlası için olmasa bile Taksim Camii için Erdoğan yeniden harekete geçti.

 

2016 sonunda Şefik Birkiye ve Selim Dalaman’ın tasarımını yaptığı cami projesi İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun onayına sunuldu. 19 Ocak 2017 tarihinde proje, kuruldan ada pafta parsel numarası ile kabul edildi. Taksim Camii’nin yapımına böylece Beyoğlu Belediyesi, Ziraat Bankası ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün organizasyonuyla başlandı.

 

2017’de, inşaatın kontrolü, denetimi ve yürütülmesini üstlenen Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün başındaki Adnan Ertem, koruma kurulu kararının çıkmasının ardından Sur Yapı’yla protokol imzaladıklarını, ihaleye neden gitmediklerini şu sözlerle açıkladı:

 

“Sur Yapı, kendi ifadesiyle ‘Allah rızası için’ bu işi üstlendi. Beyoğlu’nda doğup büyüyen ve yetişen Sur Yapı’nın sahibi, çocukluğundan beri bunun hayalini yaşamış birisi. Bu nedenle camiyi yapmaya talip oldu ve bu protokolü imzaladık.”

 

İlk aşamada caminin 2018 yılının ramazan ayında hizmete alınmasının planlandığını belirten Ertem, “Sur Yapı da çok heyecanlı, tahmin ediyorum ki o tarihe yetişir” demişti.

 

Bir süre sonra, Şubat 2018’de de AKM’nin yıkımına başlandı. Tamamen yıkılan binanın yerine halen yenisi yapılıyor. Yeni binanın da 2021 sonunda kullanıma açılması planlanıyor.

 

KAYNAK: BBC TÜRKÇE – ECE GÖKSEDEF

Exit mobile version