Örgüt yöneticiliği suçlamasıyla uzun yıllar cezaevinde kalan ve af yasası ile nisan ayında tahliye edilen Alaattin Çakıcı, sosyal medya hesabı üzerinden CHP lideri Kema Kılıçdaroğlu’yu tehdit etmesinin yankıları devam ediyor.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, muhalefet liderlerine tehditler savuran çete liderlerine karşı harekete geçilmemesi nedeniyle hükümete tepki gösterdi.
Babacan “Bizi 90’lı yılların karanlığına götürüyorlar. Bakıyoruz, çete liderleri tehditler savuruyor. Küçük ortak çete liderlerine methiyeler düzüyor. Büyük ortak ise izliyor, hatta bu anlayışa sahip çıkıyor” dedi.
Babacan “Bu ülkeyi çetecilere bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.
Partisinin 1. Olağan Muş İl Kongresi’nde konuşan Babacan’ın açıklamaları şöyle:
“Ben ve arkadaşlarımın hükûmette olduğumuz dönemlerde, demokratik haklarla ilgili önemli iyileştirmeler yaşanmıştı. Bugün geldiğimiz noktada bu iyileştirmelerin birer birer geriye götürüldüğünü görüyoruz. Âdeta filmi geri sarıyorlar. Bizi 90’lı yılların karanlığına götürüyorlar. Bakıyoruz, çete liderleri tehditler savuruyor. Küçük ortak (MHP) çete liderlerine methiyeler düzüyor. Büyük ortak(AK Parti) ise izliyor, hatta bu anlayışa sahip çıkıyor. Sadece bu da değil, biliyorsunuz bir de küçüğün de küçüğü bir ortak (Vatan Partisi) var. Hani şu 28 Şubat destekçisi olan. ‘Biz iktidarla aynı gemideyiz, rotayı biz çiziyoruz’ diyor. Biz bu ülkeyi çetecilere, 28 Şubatçılara, vatandaşımızın haklarına göz dikenlere bırakmayacağız. Kimse Türkiye’yi sahipsiz sanmasın.
28 Şubat sürecinde çok büyük bir zulüm gördük. Büyük mağduriyetler, haksızlıklar yaşandı. 2002’den itibaren o zulme karşı çok büyük adımlar atıldı. Mağduriyetler giderildi. Vatandaşlarımız çok önemli haklarını tekrar kazandılar. Başörtüsü yasağıydı, İmam Hatiplerle ilgili sıkıntılardı, biliyorsunuz. Türkiye, olması gerektiği gibi bu sıkıntıları aştı. Bugünkü iktidar şöyle bir hava oluşturmaya çalışıyor. ‘Bakın, ben gidersem o yasaklar tekrar gelebilir’ diye satır altından işlemeye çalışıyor. Biz, vatandaşımızın kazanılmış bütün haklarının kefiliyiz. Kazanılmış hiçbir haktan bir adım geri atılmaz, atılamaz. Bunu iddia eden büyük ortak samimiyse, 28 Şubat zihniyetinde olan küçüğün de küçüğü ortağı gemiden indirsin hele.
Biz; bütün vatandaşlarımızın doğuştan sahip oldukları tüm hakları tanıyacağız. Ana dilinin, vatandaşlarımızın analarının ak sütü kadar helâl olduğunu biliyoruz. İnsanımızın anadilini, öz dilini bir çatışma konusu olmaktan çıkaracağız. Resmi dilimiz Türkçe’nin yanı sıra, vatandaşlarımızın anadillerini korumak, kullanmak ve geliştirmek için adımlar atılması gerektiğini çok iyi biliyoruz. Ayrıca; biz tüm vatandaşlarımızın, inançlarının gereğini korkusuzca ve huzurla yaşayabilecekleri özgür bir ortamı oluşturacağız. Biz vatandaşlarımızın inanç, kültür ve referans ekseninde, hak ve özgürlük taleplerini adalet temelinde karşılayacağız. Bu kapsamda, Alevi vatandaşlarımızın başta cem evlerine ilişkin talepleri olmak üzere inanç, düşünce ve davranış temelinde birikmiş sorunlarının çözümü için de gerekli her türlü adımı atacağız. Biz tüm din ve inanç gruplarının, kamusal görünürlüklerinin önündeki tüm kanuni ve idari engelleri ortadan kaldıracağız. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamalara son vereceğiz. DEVA Partisi, kazanılmış tüm hakların güvencesi olacaktır. DEVA Partisi, kazanılacak haklar için mücadele verecektir.
Biliyorsunuz 2021 bütçesi açıklandı. Bu bütçede cumhurbaşkanlığının bütçesini yüzde 28 oranında arttıranlar bu yaşananların farkında bile değil. Ziyaret ettiğimiz her ilde, caddelerde, sokaklarda esnafımızla birlikte oluyoruz. Dükkânların içini boş görmek bizi çok üzüyor. ‘Elektrik parasını ödeyemiyoruz, kirayı ödeyemiyoruz, zor durumdayız’ diyorlar. Ama bugünkü iktidar sokağa çıkamıyor. Gelip şu Muş’un sokaklarında gezip halkı dinleyecek durumda değiller artık. Etraflarına bakınca da gördüğü insanların hâli vakti yerinde maşallah. Sadece üç beş kişinin zenginleşmesini zenginlik sanıyorlar. Biliyorsunuz ‘hadi bir sokağa çıkalım’ dediler. Bir vatandaşımız’“eve ekmek götüremiyoruz’ deyince Sayın Erdoğan ‘abartma’ dedi. Artık yeter, el insaf artık!
Bu halk bu yoksulluğa müstahak değil, bu yapılanlar bu halka reva değil. Fakat, bu iktidar artık esnafı görmüyor, esnafı duymuyor, esnafın durumunu kavrayamıyor, anlamıyor. Bir de geçen gün bir açıklama yapmışlar. ‘Salgın nedeniyle sıkıntı yaşayan bazı ülkelere bütçe desteği vermeye çalışıyoruz’ demişler. Anlıyoruz ki artık ne yaptıklarının farkında değiller. Ekonomi çökmüş, vatandaş aç bilaç yaşıyor. Madem başka ülkelere destek verebilecek kadar paranız var, neden vatandaşlarımıza doğrudan nakit destek vermiyorsunuz, neden yardımcı olmuyorsunuz? Neden ‘vergi vergi’ diye yakasına yapışıyorsunuz?
Çiftçi hasat zamanı geldiğinde bir de bakıyor ki, açıklanan taban fiyat üretim maliyetini bile karşılamıyor. Çünkü döviz kuru almış başını gitmiş. Mazot, ilaç, gübre fiyatları almış başını gitmiş. Çiftçiye önerilen taban fiyatları ise resmi enflasyon oranlarına göre hesaplanmış, hatta o enflasyon oranını bile karşılamıyor. Gençler tarıma ilgi duymuyorlar. Tarımda çalışmak istemiyorlar. Sadece onlar değil, çiftçi ailelerimiz de çocuklarının geleceğini tarımda görmüyorlar. Neden? Çünkü yıllardır ne denli sahipsiz ve desteksiz olduklarını çiftçilerimiz çok iyi biliyorlar. Çiftçi denince akla çalışkanlık, verim, refah gelmesi gerekirken, bu kötü yönetim yüzünden maalesef yoksulluk, çaresizlik, yoksunluk geliyor. Hükûmet yaptığı hataların bedelini çiftçilerimize ödetiyor.”