Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Monthly Review dergisine açık mektup

[

Amerika merkezli Critical China Scholars geçen hafta sosyalist Monthly Review dergisine açık bir mektup gönderdi. Monthly Revıew, Qiao Koleftifi tarafından hazırlanan ve Xinjiang’daki Müslümanlara dönük kamplara eleştirilerin Amerika’nın Çin’e karşı savaşının bir parçası olduğunu iddia eden bir rapor yayınlamıştı.

Critical China Scholars destekçilerinin mektubu şöyle:

Monthly Review dergisindeki arkadaşlarımıza:

Amerika-Çin arasında artan gerilim ortamında anti-kapitalist ve anti-emperyalist sol için bir hat çizmeye çalışan akademisyenler ve aktivistler olarak, bu mektubu Qiao (Çiyao) kolektifi tarafından Sincan (Çin’in Uygur Özerk Yönetim Bölgesi) hakkında hazırlanan “rapor ve kaynak derlemesi”ni yayınlamanız üzerine yazıyoruz.

Amerika’nın çıkarcı ve kendini merkeze alan bir tavırla Çin’in yurtiçi politikalarına yaptığı saldırıları eleştirme ihtiyacını tamamen anlayışa karşılıyoruz. Biz de bu eleştiriyi yapma konusunda kararlıyız. Fakat sol, bu eleştirinin halihazırda Sincan’da devam eden İslamofobik baskılama kampanyasının özrüne dönüştürülmemesi konusunda bir hat belirlemeli.

Qiao kolektifinin “raporu” ne yazık ki bugün Çin’e dair yürütülen sol tartışmalarda sıkça gördüğümüz bir tarzda yazılmış. Rapor, “Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan politikalarının eleştirilecek tarafları olduğunu” kabul ederken, 15,000 kelime içinde böyle bir eleştiri için yer bulamamış görünüyor. Ciddi bir analizden kaçınarak, bazı seçmece politik ve biyografik bilgileri derleyerek niyet edilen sonuca açıkça dillendirmektense imalı bir şekilde varıyor: Sincan’daki baskılar görmezden gelinebilir.

Keşke çalışma kampları hakkında konuşulanlar Amerikan Ulusal Demokrasi Vakfı veya CIA tarafından uydurulan bir mit olsaydı. Ama değil. Bazı bireysel aktivistler ve örgütler ile Amerikan güvenlik devleti arasında problemli ilişkiler olduğu doğru ve Sincan hakkındaki raporlarda hatalar ve yanlış atıflar var. “Soykırım” ve “kölelik” gibi kavramların kullanılabilirliği de tartışılabilir. Ama bütün bunlar bırakın reddiyeciliği Sincan’da yaşayan yerli halka dönük hak ihlallerinin bilinemezliği/şaibeli olduğu iddiasının temeli olmamalıdır.

2016’dan bu yana Sincan, politik eğitim, zorunlu dil eğitimleri ve ıslahevi benzeri “mesleki” eğitim veren bir kamp ağını içeren güvenlik altyapısında devasa bir genişleme gördü. Kamplarda tutulanlar partiye liyakati sorunlu görülen parti üyelerinden eserleri bölgede Çinli olmayan kültürel kimlikleri ayakta tutan aydın ve sanatçılara ve aşırı dindarlık belirtisi gösterenlere kadar değişiyor. Bu dönemde Müslüman Uygurlar arkadaşlarını dini vaciplerini yerine getirmeye teşvik etmek gibi küçük suçlardan hapse atılırken Sincan kamplara alımlarda büyük bir artış gördü. Bu arada bazıları Sincan’ın kırsal nüfusunda fabrika disiplini yaratmak için tasarlanmış zorunlu çalışma programları kapsamında Çin’in iç kısımlarına gönderildi. Bazı durumlarda bu işçiler batılı şirketlerin tedarik zincirine dahil fabrikalara alındı.

Sincan’da aileler parçalandı. Okul çağındaki çocukların %40’ı şu an yatılı okullara kayıtlı ve pek çoğu devlet yetiştirme yurtlarında. Çin dışındaki Uygurlar, Kazaklar ve diğerleri akrabalarının akıbetini bilmemenin travmasını yaşıyor.

Bu politikaların unsurları Çin’in geçmişteki ideolojik kampanyalarını hatırlatsa da, bugün bölgede yaşananlar Sincan’ı Orta Asya’nın ekonomik merkezi haline getirmeyi hedefleyen hızlı kapitalist gelişmenin yeni koşulları içinde gerçekleşiyor. Kapitalist gelişme ile yerli toplulukların baskılanması arasındaki ilişki solun yakından tanıdığı bir durum. Bu dinamikleri Sincan özelinde görmemek ve eleştirmemek bir tür kasıtlı körlüktür.

Qiao kolektifinin siyaseti, enternasyonalist bir solun temeli olması gereken prensipleri pek çok açıdan dışarıda bırakıyor, fakat biz özellikle bir konuyu vurgulamak istiyoruz: terörizm karşıtlığı konusunu ele alma biçimleri.

Qiao kolektifi bizlerin Çin Halk Cumhuriyeti’nin “radikalleşme karşıtı” kampanyasının Amerika’nın Terörle Savaş politikalarının tam karşıtı olduğuna inanmamızı isterlerdi. Oysa tam tersine Çin’in radikalizm karşıtı söylemi batının terörle mücadele uygulamalarının bilinçli bir özümsenmesini temsil ediyor. Çin başkanı Xi Jinping (Şi Cinping) bile konuşmalarında devlet adamlarını 11 Eylül’den bu yana batı liderliğindeki Terörle Mücadele politikalarını kullanmaları konusunda cesaretlendirdi.

Raporun yazarları, batı politikalarını radikalleşme tehlikesi altında olanları tespit etmek ve onlara müdahale etmek için referans gösterdiklerine göre bu emsallerin farkındalar. İngiltere’nin kötü şöhretli Önleme Stratejisi kapsamındaki Durdurma ve Uzaklaştırma Programı gibi Fransa’nın radikalleşme karşıtı müdahaleci politikalarını not düşüyorlar. (Bu listeye elbette ABD, Avustralya ve başka yerlerdeki terör karşıtı emniyet uygulamalarının sebep olduğu ihlalleri de ekleyebiliriz). Fakat şaşırtıcı bir şekilde bu polis tekniklerini, eleştirmek için değil batıyı çifte standartlı olmakla suçlamak için kullanıyorlar: Çin’in Avrupa ülkelerinin maruz kalmadığı bir eleştiriye maruz kalmasından şikayet ediyorlar.

Bu tam anlamıyla kolektifin kendilerinin de sıkça örnek verdiği Çin devlet medyasının yön saptırmasına denk bir samimiyetsizlik. Müslüman hak savunucusu gruplarla birlikte sol uzun zamandır İslami inanç ve/veya anti-emperyalist görüşlerin toplum karşıtı terör eğilimiyle düzmece bir özdeşleştirmesine dayanan İslamafobik politikalara son verme çağrısı yapıyor. Qiao kolektifi Çin’in aynı derecede bir eleştiriye ve aynı çağrılara maruz kalmasından mutlu olur mu?

Rapora bakarsak olmazlar. Çünkü raporlarının hedefi “radikalizm karşıtlığı” ve “aşırılık karşıtlığı” gibi zararlı paradigmaları bir devletin Müslüman vatandaşlarıyla ilişkilenmesinin kabul edilebilir temeli olarak normalleştirmek.

Şurası açık ki Qiao kolektifi “çoğunluğu Müslüman ülkelerin ya da kendi sınırlarında aşırılık karşıtı kampanyalar düzenleyen ülkelerin” Birleşmiş Milletlerde Çin’in yanında saf tutmasından etkilenmiş. Biz o kadar etkilenmedik. Aşırılık karşıtı bu yerel kampanyalar Amerika’nın Terörle Savaşı sırasındaki en kötü hak ihlallerini tekrar ettiği gibi bunu da genelde onunla işbirliği halinde yaptı.

Qiao’nun verdiği örneklerden biri terör karşıtı Birleşik Görev Gücü, Uluslararası Af Örgütü’nün 2011 yılında “yargısız infaz, yaygın tutuklama, keyfi ve kanunsuz gözaltı, kaçırma ve korkutma” suçlamaları yönelttiği Nijerya. Bir diğeri zamanında Amerika’nın Afganistan’daki başkomutanının “terörle mücadelede harika bir müttefik” diye övdüğü, hava ve kara kuvvetlerinin sivillere dönük ihlallerinden sorumlu Pakistan.

Qiao’nun örnek verdiği sıradan Çin vatandaşlarına dönük şiddet vakaları elbette görmezden gelinemez: terörizme karışanları eleştirmeliyiz ama aynı zamanda terörizmi yaratan sosyal koşulları tanımlayıp bunların politik çözümü için duyulan ihtiyacı da dile getirmeliyiz.

Qiao ise tersine bizleri 20 yıldır süren Terörle Küresel Savaş ile simbiyotik biçimde yükselen ve devlet şiddetinin meşruluğunu sağlayan “terör izleme” uzmanlığının karanlık dünyasına yönlendiriyor. Sincan’da terörle mücadelede referans gösterdikleri otoritelerden biri, Rohan Gunaratna, 2000’li yıllarda Amerika ve müttefiklerini Müslüman nüfusu yoğun ülkelere saldırmaya ve ülkelerinde baskıcı güvenlik kanunları uygulamaya teşvik etmiş itibarsız biri. Eğer Gunaratna ve onun gibiler bizim arkadaşımızsa, solun başka düşmana ihtiyacı yok demektir.

Çin’in “terörizm sorunu”nu eleştirmeden tartışmak ve Pekin’in bu konuya yaklaşımındaki sertliği azımsamak dünyanın her yerinde Müslüman topluluklara dönük tehditlere yol açan küresel terör karşıtlığı söylemine soldan bir cephe ekliyor. Müslüman-karşıtı ırkçılıkla ve halen devam etmekte olan Terörle Savaşın yıkıcı etkileriyle mücadele enternasyonaldir ve bizim bu mücadeledeki dayanışmamız bu sürecin Çin’deki kurbanlarına uzanmalıdır.

Bu sebeplerle, Qiao kolektifinin “rapor ve kaynak derlemesi”ni geniş kitlelerin önüne koymayı tercih etmiş olmanızdan üzüntü duyuyoruz. Solda başka bakış açılarının da mevcut olduğu gerçeğinden hareketle ve bir tartışma ortamının yaratılması adına bu mektubu yayınlayacağınızı umut ediyoruz.

Çin ve Amerika-Çin ilişkilerine dair eleştirel sol analizler konusunda iş birliği yapmaya hazır olduğumuzu belirtiyor, yardımcı olabileceğimiz her konuda bizimle irtibat kuracağınızı umuyoruz. Critical China Scholars ve etkinliklerimiz hakkında daha fazla bilgi için, önceki etkinliklerimizin video kayıtlarını da içeren internet sitemizi lütfen ziyaret ediniz.

Dayanışmayla, Critical China Scholars (EMK)

Exit mobile version