Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Dünyaca ünlü Ukraynalı yazar Kurkov, Kavala’nın tutukluluğunu Stalin dönemine benzetti

Dünyaca ünlü Ukraynalı yazar Andriy Kurkov, Silivri’de tutuklu bulunan aktivist Osman Kavala’ya mektup yazarak, “Başınıza gelenleri düşünürken çok üzülüyorum” ifadelerini kullandı.

Uluslararası Yazarlar Birliği PEN’in Ukrayna Başkanı Andriy Kurkov, Silivri Cezaevinde tutulan iş insanı ve insan hakları aktivisti Osman Kavala’ya mektup yazdı.

Sovyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasının ardından Avrupa’da okunan ilk on yazar arasında gösterilen Kurkov mektubunda, Kavala’nın tutukluluğunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da yasadışı olarak tescillendiğini söyledi.

Kavala’nın hak ihlaline maruz kaldığını sık sık dile getiren Kurkov, Kavala’nın tutulduğu Silivri Cezaevi hakkında edindiği bilgilere de mektubunda yer verdi.

ÇOK ÜZÜLÜYORUM

Türkiye’ye ilgisini “Hem ülkenizi hem de tarihini çok sevdiğim için başınıza gelenleri düşünürken çok üzülüyorum” sözleriyle anlatan Kurkov, gidişatın kendisini çok acıttığını belirtti.

Osman Kavala’nın casusluk suçlamasıyla tutuklanmasını Stalin’in iktidarda olduğu 1930’lu yılları hatırlattığını söyleyen Kurkov, Türk yetkililerin Kavala’yı sonsuza dek hapishanelerde çürütmeye niyetli oldukları söyledi.

Kurkov, Kavala’ya yazdığı mektupta şu ifadelere yer verdi:

“Sayın Osman Bey,

“Geçen yaz (Kanada’nın başketi Ottava’daki) Parlamento Tepesi’nde 1000 tane çakıl taşının Londra’ya bakacak şekilde dizilerek yerleştirildiğini duymuşsunuzdur. Bu hareket, 1 Kasım 2017 tarihinden itibaren kaldığınız Silivri Cezaevi’ndeki 1000. gününüzün hatırlatıcısı olarak gerçekleştirilmiştir. Hem yerel mahkeme hem de suçsuz olduğunuzu onaylayıp tutuklanmanızın yasa dışı olduğunu ilân eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından beraat edilmişsiniz. Aradan bir süre geçtikten sonra aleyhinize, bana Stalin’in iktidarda olduğu 1930’lu yıllara denk gelen terör dönemini hatırlatan iftiralar atıldı; iktidar başındakilerin sizi casuslukla suçlamaları, sizi sonsuza dek hapishanelerde çürütmeye niyetli olduklarını gösteriyor!

“Türkiye’yi yönetenlerin sizden neden bu kadar korktuğunu bir türlü anlayamıyorum. Birinin sivil toplumunun hayatına aktif bir şekilde katılması suç mu acaba? Bir kişinin, Türk okuruna Nabokov, Joice ve Faulkner gibi dünya edebiyatının klasik yazarlarını tanıtan bir yayınevinin kurucularından biri olması, hapsedilme sebebi olarak gösterilebilir mi hiç? Bu arada Türkçeye çevrilmiş tek romanım da İletişim Yayınevi tarafından yayımlanmıştır.

“Siz hâlâ Türkiye’nin (ve belki de Avrupa’nın) en modern ve en büyük hapishanesi olan Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulmaktasınız. Okuduklarıma göre Türk ceza sisteminin «mucizesi» sanılan bu hapishanede aynı zamanda 11 bin mahpus yatabildiği için kendisine resmî olarak bile «ceza kampüsü» derler; dolayısıyla orası bir akademi veya yükseköğretim kurumuna benzetilebilir.

“Kaldığınız o yer, deniz kıyısı ile plaja 5 kilometrelik mesafedeymiş ve kendi hücrenizde içinden kilitlenebilirmişsiniz! Bundan başka hücrenizde basıp yardım alabileceğiniz gardiyanları çağırabileceğiniz bir tuş varmış! O tuşla ilgili olarak bir şeyi yanlış anlamış olamaz mıyım acaba? Google Maps’tan edindiğim bilgilere göre o tuşun basılması üzerine gelen gardiyanlar, mahpuslara karşı çok kaba ve acımasız davranıyorlarmış.

“Düştüğünüz durum bana o kadar inanılmaz geliyor ki, onu hatırladıkça kendimi George Orwell’in Franz Kafka’yla birlikte yazdığı ütopik romandan bir alıntıyı okuyormuşum gibi hissetmeye başlıyorum.

“Bu gidişat beni çok ama çok acıtıyor. Sizi önemseyerek özgürlüğe kavuşmanızı isteyen insanların ne kadar çok olduğunun farkındayım. Bütün medeni dünya sizi destekliyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin sizinle ilgili olarak onayladığı kararın uygulanmasını ve aleyhinize yapılan tüm suçlamaların asılsız olduğunun duyurulmasını beklemeye hazır.

“Hem ülkenizi hem de tarihini çok sevdiğim için başınıza gelenleri düşünürken çok üzülüyorum. Yıllar önce modern Türkiye’nin en ünlü yazarı olan Orhan Pamuk’un Kıyiv ziyaretini düzenlediğim üzerine romanlarının büyük kısmı Ukraynacaya çevrilmiştir. Bu arada o da eserleri «İletişim» Yayınevi’nce basılan yazarlardandır. O, Türkiye’yi dünyaya tanıtan Türk yazarlarından birisidir. Siz özgürlüğe kavuşur kavuşmaz sizi Ukrayna’da misafir etmekten çok büyük mutluluk duyardım. Sivil toplumun hayatı ile kültürel projelere yeniden katılmanızı çok ama çok isterdim. Bunların gerçek olacağı güne az kaldığından eminim. Sizinle Kiev veya İstanbul’da görüşmek üzere. En samimi ve dostça dileklerimle, Roman yazarı Andrey Kurkov”

ANDRİY KURKOV KİMDİR

Andriy Kurkov 23 Nisan 1961’de St. Petersburg’da doğdu. Çocuk yaşta ailesiyle birlikte Kiev’e taşındı. Kiev Yabancı Diller Okulu’ndan mezun olduktan sonra redaktörlük ve kameramanlık yaptı. 1996’dan beri Kiev ve Londra’da yaşıyor.

SSCB sonrasında Avrupa’da en çok kitabı satılan ilk on yazardan biri olan Andriy Kurkov’un en çok satan Ölüm ve Penguen dahil olmak üzere 19 romanı var. Çocuklar için de 9 kitap kaleme alan Kurkov’un, 20’ye yakın belgesel, kurgu ve TV filmi senaryosu bulunuyor.

Çalışmaları İngilizce, İspanyolca, Japonca, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Çince, İsveççe, Farsça ve İbranice dahil olmak üzere 37 dile çevrildi ve 65 ülkede yayınlandı.

Ukrayna’nın ünlü roman yazarı Andriy Kurkov aynı zamanda, Kiev’deki Uluslararası Diyalog ve Kültür Merkezi Syaivo’nun da ortak kurucularındandır.

Exit mobile version