Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ali Babacan’dan Erdoğan’a: Paramızı neden pul ettiniz?

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, “Ülkemiz son yıllarda her alanda büyüyen sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Özgürlüklerin alanı daraltılmış, hak ihlalleri çoğalmıştır. Adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerinden uzaklaşılmıştır. Demokrasinin işleyişi bozulmuş, kurumların itibarı yitirilmiş, kurumsal yönetim anlayışı yok edilmiş ve şeffaflık ve hesap verebilirlikten uzaklaşılmıştır. Ehliyet ve liyakat kaybolmuştur.” dedi.

Ali Babacan, partisinin genel merkezinde, güncel ekonomik ve finansal gelişmeleri değerlendirdi.

Tüm bu yaşananların sonucunda ekonomik büyüme oranlarının düştüğüne işaret eden Ali Babacan, işsizliğin şimdiye dek görülmediği seviyelere yükseldiğini, hayat pahalılığının can yaktığını, bütçe açığının katlanarak arttığını, hazinenin borcunun hızla yükseldiğini ve Merkez Bankası’nın rezervlerinin yüksek negatif seviyelere gerilediğini dile getirdi.

Babacan: Şu anda Türkiye, dünyada en yüksek politika faizi uygulayanlardan birisi

Merkez Bankası’nın politika faizini eleştiren Ali Babacan, “Politika faizini geçtiğimiz eylül ayında yüzde 8,25’ten 10,25’e çıkaran Merkez Bankası, dün politika faizini yüzde 4,75 daha arttırarak yüzde 15’e yükseltti. Yani 2 ayda Merkez Bankasının politika faizi yüzde 6,75 oranında artmış oldu. Şu anda Türkiye dünyada en yüksek politika faizi uygulayan ülkelerden birisi oldu.” ifadelerini kullandı.

Babacan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Şu anda Türkiye, dünyada en yüksek politika faizi uygulayan birisi oldu. MB, dünkü açıklamasında şu ifadelere yer verdi; ”Para politikası kurulu, enflasyon görünümüne dair risklerin bertaraf edilmesi, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve dezenflasyon sürecinin en kısa sürede yeniden tesisi için net ve güçlü bir parasal sıkıştırma yapılmasına karar vermiştir.”

Merkez Bankası’nın açıklamasının tercümeye ihtiyacı olduğunu aktaran Babacan, “Parasal sıkılaştırma demek faizi arttırmak demektir. Teknik tabirlere bakmayın. Yani Merkez Bankası ‘faizi epeyce yükselttim, enflasyon düşene kadar da yüksek tutacağım diyor'” değerlendirmesinde bulundu.

Bir diğer deyişle, MB’nin yüksek faizin enflasyonu düşüreceğini demeye çalıştığını ifade etti.

DEVA Genel Başkanı Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorular yöneltti:

“Sayın Cumhurbaşkanına buradan seslenmek istiyorum, Sayın Erdoğan siz 2015 yılının şubat ayında dediniz ki vatanı satmak yüksek faizle, yüksek enflasyonla ve ülkenin kaynaklarını heba etmekle olur diyerek o dönemin Merkez Bankası yönetimi için vatana ihanet iması yaptınız. Siz 2017 aralığında enflasyonu doğuran ana sebep faizdir dediniz. Siz 2018 martında, enflasyonun anası da babası da faizdir bunu bilmeyenler bilsin dediniz. Siz 2018’in mayısında faiz ne kadar düşük olursa enflasyon da o kadar düşük olur dediniz. Yine siz 2018’in eylülünde Merkez Bankası’nın faiz artırımının ardından o kurumu ve o kurumun başkanını adeta tehdit ettiniz.

“Niçin ülkenin bu hale düşmesini beklediniz? Niçin paramızı pul ettiniz?”

“24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce, ‘bu kardeşinize yetki verin, faizle nasıl uğraşılır göreceksiniz’ dediniz. Şimdi siyasi sorumluluğunuzun gereği şu soruları cevaplandırmanız gerekiyor.” ifadelerini kullanan Babacan, Erdoğan’ın faiz tezi ile Merkez Bankası’nın açıklamasının uyuşmadığını dile getirdi:

“Eğer sizin teziniz doğruysa, yani faiz sebep enflasyon netice ise dünkü faiz artışının enflasyonu yükselten bir sonuç vermesi gerekir. Oysa Merkez tam tersini söylüyor. Yıllardır savunduğunuz tezinizin yanlış olduğunu anlayıp Merkez Bankası’na faiz artışı için izin verdiniz mi? Yoksa Merkez Bankası size rağmen mi bu kararı aldı? Dünkü Merkez Bankası’nın kararı tam da sizin son yıllarda savunduğunuz tezinizi çürüten bir karar peki niçin ülkenin bu hale düşmesini beklediniz? Niçin gerekli adımları zamanında atmadınız. Eksi faizlerin olduğu dünyada Türkiye neden en yüksek faizi ödeyen ülke unvanını kazandırdınız. Şu anda dünyada merkez bankalarının ödediği faizlere bakın, Türkiye hemen ilk sırada. Niçin ülkemizin yatırım yapılabilir kredi notunu tam 5 kademe aşağı düşürdünüz? Yılların emeğiyle biz onu, o seviyeye getirmiştik. Türkiye yatırım yapılabilir seviyedeydi. Türkiye’nin kredi notu şu anda eksi 5’te, bodrum katta. Niçin paramızı pul ettiniz. Bu milletin alın teriyle yıllardır biriktirdiği 130 milyar doların üzerindeki döviz rezervini iki yılda ne için ve ne uğruna heba ettiniz? Niçin döviz rezervimiz şu anda eksi 39 milyar dolara düşmüş durumda.”

“En yakın akrabanızı ekonomi yönetiminin başına getirdiniz”

Geçtiğimiz günlerde istfa eden Berat Albayrak meselesine de değinen Babacan, Türkiye’nin iç ve dış borcunun iki katına çıktığını keydetti.

Babacan şöyle dedi:

“2018 yılında partili cumhurbaşkanı olarak göreve başlayıp, en yakın akrabanızı ekonomi yönetiminin başına getirdiğiniz günden bu yana hazinenin iç ve dış borç toplamı 970 milyar liradan 1 trilyon 860 milyar liraya çıktı. Soruyorum, niçin ve ne uğruna hazinenin borcunu iki yılda ikiye katladınız. Neden ülkemizde her 3 kişiden birisi işsiz ya da atıl. Bunlara cevap bekliyoruz. Niçin bu ülkenin gençleri, umudunu kaybedip geleceklerini başka ülkelerde aramaya başlıyorlar?”

“Helallik almayı düşünüyor musunuz?”

“Geçmişte maliye bakanlığı yapmış, merkez bankası başkanlığı yapmış bürokraside görev almış kişilerden helallik almayı düşünüyor musunuz?” sorusunu yönelten Babacan, “Sizin senelerdir haksızca iftira attığınız, suçladığınız, hakkına girdiğiniz, hatta meydanlarda yuhalattığınız arkadaşlarımızın hepsinin hakkını artık bugün teslim etmeniz gerekmiyor mu? Fakirleşmesine sebep olduğunuz halkımıza bir açıklama yapmak zorundasınız. Ülkemizin itibarının niçin kaybolduğunu izah etmelisiniz. Son olarak bakan olarak görevlendirdiğiniz akrabanızın ortadan kaybolmasıyla milletimizin ödediği bu ağır bedelin sorumluluğu ortadan kaybolmaz. Partili, yani taraflı bir cumhurbaşkanı olmayı tercih eden sizsiniz.”

Diğer yandan Merkez Bankasının politika faizlerinde sadeleştirmeye gitmesini öngörülebilirlik açısından “olumlu adım” olarak nitelendiren Babacan, şöyle devam etti:

“Bununla birlikte DEVA Partisi her zaman şunu vurgular ki asıl önemli olan Merkez Bankasının bağımsızlığına saygı duyulacağını ve bankanın kararlarına müdahale edilmeyeceğini, bankanın elindeki araçları hiçbir baskı altında kalmadan kullanabileceğini ortaya koymanız gerekir.”

Babacan, Merkez Bankasının bağımsızlığının sağlanmaması halinde alınan kararların etkisinin sınırlı kalacağını vurgulayarak şunları söyledi:

“Para politikasının kredibilitesinin tesis edilebilmesi için Merkez Bankasının sadece faiz politikası ile ilgili değil, kur politikası, rezerv birikimi ve kamu bankalarıyla ilişkiler konularında da doğru adımlar atması beklenmektedir. Son dönemde BDDK ve diğer kurumlar tarafından uygulamaya konulan aktif rasyosu gibi yanlış ve müdahaleci adımların da süratle ve köklü biçimde düzeltilmesinin zamanı gelmiştir.”

Türkiye’nin güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmesi gerektiğini kaydeden Babacan, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı tam olarak tesis edilmelidir. İfade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalı. İnsan hakkı ihlalleri derhal önlenmeli. KAtılımcı ve çoğulcu demokrasi anlayışı hakim kılınmalı.Kurumsal yönetim anlayışının, ehliyet ve liyakatin hakim olduğu bir kamu yönetimi hayata geçirilmelidir.”

Babacan’dan Arınç’ın ‘Demirtaş ve Kavala çıkışı’na cevap

Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, katıldığı bir Televizyon programında, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna ilişkin açıklamada bulunan Bülent Arınç’ın yorumunu da değerlendirdi:

“Bir ülkenin yargı sisteminde tutuklu yargılanmanın istisna olması lazım, tutuksuz yargılanmanın esas olması lazım. Şu anda Türkiye’de tutuklu yargılanma başlı başına bir ceza sistemi haline getirilmiş durumda. Üstelik kimin tutuklanıp kimin serbest bırakılacağı hükümetin işaretleriyle oluyorsa burada çok daha vahim bir tabloyu görmüş oluyoruz. Sayın Kavala’nın dosyasını arkadaşlarımız inceledi. Ortada ciddi, tutuklu yargılanmayı gerektirecek hiçbir unsur görmedi arkadaşlarımız. İlk tutuklandığı dosyadan Sayın Kavala beraat etti. 2 yıl tutuklu kaldıktan sonra ilk dosyadan beraat kararı aldı mahkeme. Peki o zaman iki yıl neden bu insanın hürriyetini kısıtladınız. Serbest bırakılacağı gün yeni bir dosya ortaya çıkarılarak tutukluluğunun devam etmesini sağlayacak adımlar atıldı. Tarafsız ve bağımsız bir yargının olduğu ülkede bu tür garabeti göremezsiniz. Buradan yargıya ve hükümetin korkusu altında iş yaptığını bildiğimiz için hükümete de çağrımız; Tutuksuz yargılanma esas, tutuklu yargılanmanın istisna olacağı uygulamayı görmek istiyoruz. Kaybolan itibarı, özgürlük günlerini siz insanlara iade edemezsiniz, bu kul hakkıdır. Bağımsız ve tarafsız yargı çalışmalıdır.”

Çakıcı’nın tehididi: Yargı bağımsızsa, savcıların derhal harekete geçmesi gerekir

Babacan, Alaattin Çakıcı’nın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdidine ilişkin ise, “İllegal yapılanmaların, suç örgütlerinin siyaset üzerinde etkili olduğu bir ülkeye sermaye gelmez. Yasal düzenlemelerimize göre açık bir suç olan tehdidi bir ana muhalefet liderine rahatça söyleyebilen ve bu söyleyen kişinin arkasında iktidar ortağının durduğu bir ülke artık bir hukuk devleti değildir. Bu açıkça bir suç. Bu kimsenin görmediği mahalle arkasında söylenen bir tehdit değil. Ama yargımız ne yapıyor biz bir adım atarsak başımıza bir iş gelir mi diye düşünüyor. İktidar ortağının bu suç örgütü liderine sahip çıkarken kullandığı ifadeler de çok önemli.” diye konuştu.

Ülkeye kalıcı ve uzun vadeli sermayenin gelmesi gerektiğini vurgulayan Babacan, bunun da Türkiye’nin bir hukuk devleti olması ile gerçekleşeceğinin altını çizdi.

Exit mobile version