Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

KHK ihraçları için etkili bir hukuk yolu yok

Dışişleri Bakanlığı’nın ilk kez bu yıl Türkçeye çevirmediği Kopenhag kriterlerine uyum raporunda Türkiye’deki hukuksuzluklara dikkat çekildi. OHAL’in kısıtlayıcı hükümlerinin kanunlara entegre edildiği, KHK ihraçları için hâlâ etkili bir hukuk yolu sağlanmadığı belirtildi. İnfaz değişikliğinden avukatlar, gazeteciler, politikacılar ve insan hakları savunucuları gibi terörizmle suçlananların faydalandırılmadığı vurgulandı.

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Komisyonu’nun 22 yıldır yayımladığı Türkiye’nin Kopenhag kriterlerine uyum raporunu, ilk kez bu yıl Türkçeye çevirmedi. Yasama, yürütme ve yargının tek merkezde toplandığına dikkat çekilen  raporda, hükümetin ‘şeffaf’ olması istendi.

Raporda, OHAL, KHK’lar ve yargıyla ilgili çarpıcı uyarılar yer aldı. Raporda, “Olağanüstü hal sırasında meydana gelen büyük çaplı işten çıkarmalar için hâlâ etkili bir hukuk yolu sağlanmadı. Devlet kurumlarına olağanüstü yetkiler veren ve OHAL kurallarının çeşitli kısıtlayıcı unsurlarını muhafaza edilerek kanuna entegre edildi. Yargının bağımsızlığına dair endişeler devam ediyor” tespitleri yer aldı.

CHP Milletvekili Sibel Özdemir çevrilemeyen raporla ilgili, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Özdemir, “Raporun Türkçe çevirisinin yapılmayarak tüm yurttaşların erişimine açılmamasının gerekçesi nedir?” diye sordu.

Dışişleri’nin çevirmediği Avrupa Başkanlığı’nın internet sitesinde İngilizce olarak yayımlanan ‘Türkiye 2020 Raporunda önemli eleştiriler yer aldı. 6 Ekim’de yayınlanan raporda Türkiye’deki hukuksuzluklara dikkat çekilirken, hükümetin şeffaf olması ve fikri özgürlüğü sağlaması gerektiği belirtildi.

KUVVETLER AYRILIĞI KALMADI

Birgün’ün haberine göre; raporda, ülkede yasama, yürütme ve yargı arasında ayrım kalmadığına, hepsinin tek merkezde toplandığı ifade edildi. Olağanüstü hal’in (OHAL) 2018’de kaldırılmasına rağmen etkilerinin hâlâ sürdüğü kaydedilen raporda, şu tespitler yer aldı:

KHK İHRAÇLARINA ETKİLİ HUKUK YOLU YOK

Devlet kurumlarına olağanüstü yetkiler veren ve OHAL kurallarının çeşitli kısıtlayıcı unsurlarını muhafaza edilerek kanuna entegre edildi. Avrupa Konseyi ve çalışma organlarının bu konudaki temel tavsiyeleri dikkate alınmadı. Olağanüstü hal sırasında meydana gelen büyük çaplı işten çıkarmalar için hâlâ etkili bir hukuk yolu sağlanmadı.  Demokratik standartlara, hukukun üstünlüğüne ve temel özgürlüklere saygıdaki ciddi gerilemeler görüldü.

HDP’Lİ BELEDİYELERE KAYYIM

Yerel seçimlerde adil koşullar tesis edilmedi. Demokratik olarak seçilmiş 47 HDP’li belediye başkanının güneydoğuda merkezi olarak atanan kayyumlarla değiştirilmesi, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin demokratik sürecinin sonuçlarına müdahale etmiş oldu.

OSMAN KAVALA’NIN TUTUKLULUĞU SÜRÜYOR

Sivil toplum üzerindeki baskılar devam etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin salıverilmesini talep eden kararına rağmen, Gezi davası ve Osman Kavala’nın tutukluluğu devam etti. Ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlar için idari zorluklarla, faaliyetleri engellenmeye devam edildi.

YARGIDA CİDDİ GERİLEMELER VAR

Türkiye’nin yargı sistemi raporlama döneminde ciddi gerilemeler yaşandı. Yargının bağımsızlığına dair endişeler devam ediyor. Yolsuzlukla mücadele konusunda, ilerleme kaydedilmedi. Ülke, yolsuzluğu önleyici mücadele kurumlar konusunda eksik kaldı. Yolsuzluk davalarında siyasi etkiler görüldü.

AVUKATLAR, GAZETECİLER, POLİTİKACILAR TUTUKLU

Kovid-19 salgınında, 90 bine kadar mahkûmun şartlı tahliyesi için tartışmalı bir yasama paketi uygulandı. Temmuz ayı itibarıyla 65 bin tutuklu serbest bırakıldı. Ancak, avukatlar, gazeteciler, politikacılar ve insan hakları savunucuları da dahil olmak üzere terörizmle ilgili suçlar iddiasıyla tutuklu bulunanlar bu tahliyeden faydalanamadı. İfade özgürlüğü konusunda ciddi gerileme devam etti. Kısıtlayıcı tedbirlerin orantısız uygulanması, ifade özgürlüğünü ve muhalif seslerin duyulmasını olumsuz etkilemeye devam etti. Cinsiyete dayalı şiddet, ayrımcılık, azınlıklara yönelik nefret söylemi, nefret suçu ve LGBTİ+’ların insan hakları ihlalleri hâlâ ciddi endişe kaynağı oluşturuyor.

DOĞU AKDENİZ’DEKİ GERGİNLİK

Türkiye’nin “yasadışı” eylemleri ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Cumhuriyeti Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki hidrokarbon kaynaklarından yararlanma hakkına meydan okuyan kışkırtıcı açıklamaların bir sonucu olarak Doğu Akdeniz bölgesindeki gerginlikler raporlama döneminde daha da arttı. Kasım 2019’da Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin ikili bir Mutabakat Muhtırası’nın imzalanması, söz konusu bölgedeki Yunanistan adalarının egemenlik haklarını görmezden geldiği için Doğu Akdeniz’de gerginliği artırdı.

Exit mobile version