ABD Maliye Bakanlığı Mali Suçlar Dairesi Ağı’nın (FinCEN) dünyanın çeşitli ülkelerindeki gazetecilerin bilgi edinme hakkı yasası çerçevesinde şüpheli para trafiğiyle ilgili olarak açıkladığı son verilerin, 1 Mart 2021’de başlayacak Halkbank davasında Rıza Sarraf’ın yeniden tanık olarak jüri karşısına çıkma olasılığını arttırdığı öne sürüldü.
Geçtiğimiz hafta Sarraf’ın milyonlarca dolarlık para transferini yapan kuryesinin bir Amerikan yayın kuruluşuna yaptığı açıklamaların da, Halkbank’ın jürili seri duruşmalarında savcılık tarafından delil olarak kullanılabileceği bildiriliyor.
88 ülkeden 400 gazetecinin 16 aylık bir çalışmadan sonra ABD Maliye Bakanlığı’ndan elde ettiği bilgiler, Sarraf’ın milyonlarca dolarlık şüpheli uluslararası para transferi yaptığını, hatta bu şüpheli transferlerin ABD’de tutuklandıktan sonra bile sürdüğünü ortaya çıkardı.
FinCEN belgelerinde, Sarraf’ın çeşitli bankalardan 2007-2016 yılları arasında 5 milyar 800 milyon dolar tutarında şüpheli para transferi yaptığı görülüyor.
“Halkbank’ı mahkum etmek isteyen savcılar Sarraf’ın ifadesine başvurabilir”
Halkbank ve Sarraf davasını yakından izleyen New York Barosu avukatı Cahit Akbulut, Mart ayında yapılacak jürili duruşmalarda Sarraf’ın yeniden tanık kürsüsüne çıkabileceğini tahmin ettiğini söyledi.
Akbulut, savcıların iddialarını güçlendirmek için hem Sarraf’la ilgili FinCEN belgelerini hem de eski kuryesinin Amerikan medyasındaki ifadelerini Halkbank davasında aleyhinde kullanabileceğini belirterek, “Büyük bir ihtimalle Hakan Atilla davasında olduğu gibi Sarraf’ın tanıklığında ve ifadelerinden yola çıkarak Halkbank’ı mahkum ettirmek isteyeceklerdir. Sarraf, uzun bir süre savcılıkla uzlaşmasına rağmen mahkemeye çıkarılmıyor. Usule göre bir sonra hakim karşısına çıkarılıp itirafçı olduğu için ceza indirimi yapıldıktan sonra hakkında cezanın verilmesi gerekiyordu” dedi.
Avukat Akbulut, “Tahminlerimiz, Sarraf’ın suçunu itiraf edip savcılıkla uzlaşması sonrasında en geç bir sene sonra kararın, itirafçı olması nedeniyle çıkacağı ve alacağı cezanın belirlenmesi yönündeydi. Aradan bu kadar uzun bir süre geçmesine rağmen hala cezasının verilmemesi, onun Halkbank davası içinde savcılığın lehine ifade verebileceği yönündeki öngörülerimi kuvvetlendiriyor” diye konuştu.
Sarraf, ABD’nin İran’a karşı yaptırımlarını delmek, ülkenin mali sistemini kullanarak kara para aklamak, Amerikan bankalarını dolandırmak gibi çeşitli suçlamalardan 2016 yılının Mart ayında Miami’de tutuklanmış, savcılıkla yaptığı anlaşma sonrasında eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın jürili duruşmalarında tanık olarak dinlenmişti.
Halkbank’la ilgili başka bir davada İran terörünün mağdurları olduğunu öne sürerek, bankanın zararlarını karşılaması için davacı olan 252 kişi, New York’ta banka aleyhine başka bir tazminat davası açmıştı.
Yargıç Richard Berman, Halkbank’ın jürili duruşmalarının 2022 yılında yapılması talebini de kabul etmemiş, duruşmaların 1 Mart 2021 yılında başlamasına karar vermişti.
Yargıç Berman, Halkbank’ın seri duruşmalarında yer alacak 12 jüri üyesinin 23 Şubat’ta belirleneceğini, jürili duruşmalar öncesinde yapılacak yazılı başvuruların 21 Aralık’ta sona ereceğini ve son ara duruşmanın da 14 Ocak 2021’ta yapılacağını açıklamıştı.
New York’ta devam eden davada Halkbank neyle suçlanıyor?
Geçen yıl Ekim ayında Halkbank aleyhine New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde açılan davada şu suçlamalara yer verilmişti:
”ABD‘yi dolandırmak amacıyla komplo kurmak, ‘Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı’ İran’a para transferleri yaparak ihlal etmek için komplo kurmak, ABD bankalarını dolandırmak, ABD bankacılık ve finans sistemini dolandırmak amacıyla komplo kurmak, kara para aklamak, kara para aklamak amacıyla komplo kurmak.”
Halkbank aleyhinde 15 Ekim 2019 tarihinde açıklanan 45 sayfalık iddianamede, Halkbank yönetiminin Türk hükümetinin üst düzey yetkilileri tarafından desteklendiği ve korunduğu da iddia edilmişti.
Halkbank’ın 2012-2016 yılları arasında İran’ın uluslararası piyasalarda petrol ve doğal gaz satışından elde ettiği geliri harcamasına imkan veren bir tezgahın, paravan şirketler ağını kullanarak uygulanmasına yardımcı olduğu ve bunun da ABD yaptırımlarının ihlalini oluşturduğu iddia edilmişti. İddianamede Halkbank’ın yaptığı transferlerin yaklaşık 20 milyar doları bulduğu öne sürülmüştü.