Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

“Koğuşlar kalabalık, maske yok, yemekler sağlıksız”

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, “Covid-19 ve  Cezaevleri” başlıklı raporunu açıkladı.

2020 yılının ilk yedi ayını kapsayan raporda Covid-19 salgının başladığı tarihten bugüne kadar cezaevlerindeki etkisine yer verildi.

Tanrıkulu, salgın sürecinde Adalet Bakanlığı ve cezaevi yönetimlerinin tutuklu ve hükümlüleri kaderiyle baş başa bıraktığını  belirtti.

Covid-19 salgınının cezaevlerinde yeni hak ihlalleri yarattığına vurgu yapılan raporda, “Adalet Bakanlığı ve cezaevi yönetimleri için Covid-19’un mücadele edilmesi gereken bir hastalık değil tutuklu ve hükümlüler üzerinde baskı kurmanın bir aracı oldu” denildi.

Raporda, salgın sürecinde cezaevlerinde yaşanan sorunlar şöyle sıralandı:

Koğuşlar çok kalabalık

Salgınla birlikte tartışılmaya başlanan infaz düzenlemesi, 14 Nisan günü TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yasayla cezaevlerinden 90 bine yakın kişi tahliye edildi. Denetimli serbestlik bir kereye mahsus olmak üzere üç yıla çıkarıldı. Bazı suçlarda cezaların 4’te 3’ünün değil yarı süresinin cezaevinde infaz edilmesi ve açık cezaevindekilere mayıs sonuna kadar izin verilmesi de kabul edildi.

Düzenleme ile ‘ülkücü mafya lideri’ olarak bilinen Alaattin Çakıcı serbest bırakılırken gazeteciler ve ağır hasta siyasi mahkûmlar kapsam dışı bırakıldı.

İnfaz yasası boşalan koğuşların büyük bir kısmı “karantina koğuşlarına” dönüştürüldü; bir kısmı “yedek/ihtiyat pandemi koğuşu” olarak ayrıldı, bir kısmı ise 1 hafta 15 gün gece-gündüz cezaevinde ikamet etmek şartıyla (vardiya) görev yapmak durumunda kalan infaz koruma memurlarının kullanımına devredildi.

Covid-19 kısıtlamalarından öncesinde olduğu gibi, hala 8 kişi için düzenlenmiş 65 m2’lik koğuşta 20’nin üzerinde mahkûmun birlikte tutulduğu, aynı ölçülerdeki bazı başka koğuşlarda 30-35 kişinin bulunduğu göz ardı edilmemelidir.

Koğuşta sadece bir tuvalet, bir banyo ve 8 ranza olduğu, yeterli ranza bulunmaması nedeniyle yerlerde yatıldığı, yerde de yatak serecek yerin kısıtlı olması nedeniyle nöbetleşe uyunduğu ifade edilmektedir.

Temiz hava alabilme imkanı yok

8 kişilik inşa edilmiş 65 metre karelik koğuşta 20’nin üzerinde kişinin kalması temiz hava alabilme ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Astım. KOAH vb. akciğer rahatsızlıkları olanlar açısından durum çok daha vahimdir; durum daha hukuk ve insanlık dışı bir hal alıyor.

Üstelik mevzuata göre koğuş içlerinde dahi sigara içilmesine izin verildiğinden, cezaevlerindeki herkes -gerçekte sigara içicisi olmasa bile- pasif sigara tiryakisidir. Bu da vahim bir hak ihlali ve sağlık sorunudur.

Üstelik bu durum Covid-19’a karşı Bilim Kurulunca alınan tüm karar ve tavsiyelerle açıkça çelişiyor.

Yemekler az ve kalitesiz

Tutuklu ve hükümlülerin beslenebilmeleri için tahsis edilen iaşe bedeli 8.5 TL’dir. Artan enflasyon ve gıda fiyatları dikkate alındığında 8,5 TL’lik bir bütçe ile dengeli beslenmek imkânsızdır.

Başta siyasi tutuklu ve hükümlüler olmak üzere ulaşabildiğimiz hemen hemen tüm cezaevlerinden yemeklerin azlığı, kalitesizliği ve sağlıksızlığı şikâyetleri artarak geliyor.

Sosyal haklar sınırlandırılıyor

Covid-19 kısıtlamaları nedeniyle, daha öncesinde kendilerine tanınmakta olan haftalık 40 dakika ve aylık en çok 3 defalık spor salonunda spor yapabilme hakkı iptal edildi.

Salgın öncesinde de sürekli dile getirilen sosyal hakların kısıtlanması sorunu daha da yoğunlaştı.

Cezaevlerinin kalabalık oluşu gibi nedenlerle zaten sınırlı ölçülerde sürdürülmeye çalışılan her türlü sosyal-kültürel faaliyetler, gelişim . kurslar ile meslek edindirme eğitimleri normale dönüşe kadar durduruldu.

Aylardır aşırı kalabalık koğuşlarda bu şekilde kalan tutuklu ve hükümlülerin psikolojileri olumsuz yönde etkileniyor.

Tedavi hakkı tanınmıyor

Covid-19 kısıtlamaları kapsamında tutuklu ve hükümlülerin “muayene olma ve tedavi edilme haklarında” önemli kısıtlamalara gidilmiştir.

Tutuklu ve hükümlüler hastane sevklerinin işkenceye dönüştüğü, kelepçeli muayene dayatmasının sürdüğü, teşhis ve tedavilerinin geciktirildiği/yapılmadığı yakınmalarını artarak dile getirmektedirler…

Bir cezaevinde göz doktoruna muayene olmak için yapılan müracaatın 5 aydır bekletildiği ifade edilmektedir.

Daha önce kanal tedavisi olup dolgu yaptırdığı bir azı dişinin dolgusunun düşmesi ve apse yapması nedeniyle yapılan “tedavi olma” talebinin Covid-19 nedeniyle reddedildiği belirtiliyor.

Görüşme hakkının kısıtlanması

14 Mart 2020 tarihi itibariyle Covid-19 tedbirleri kapsamında tüm açık ve kapalı görüşler iptal edilmiş, durdurulmuştur. 3 ay sonra, Haziran ayından itibaren “ayda sadece 1 kez, sadece 1 kişi ile ve sadece 30-35 dakikalığına ve sadece kapalı görüşe izin verilmektedir.

Yine kapalı cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere haftada sadece 1 kişi (1 telefon numarası) ile ve sadece 20 dakika telefon imkânı verilmektedir.

*Açık görüş: Tutuklu ve hükümlülerin ailesi ve yakınlar ile engelsiz ve yüz yüze görüştürülmesi Covid-19 nedeniyle tamamen iptal edilmiştir.

* Kapalı görüş: Covid-19 nedeniyle ciddi bir kısıtlama yapılmıştır. Önceleri her hafta ve aynı anda 8 kişi ile yapılabilirken, Covid-19 nedeniyle ayda 1 defa ve 1 kişi ile yaptırılmaktadır.

*Yaklaşık 300.000 tutuklu ve hükümlünün halen cezaevlerinde olduğu hesaba katıldığında, bu sorunlar, aileleri ile birlikte yaklaşık 1,5-2 milyon vatandaşımızı doğrudan etkiliyor. (RT)

Exit mobile version