Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Adaleti askıya alırsanız o ekmeği de askıya koymak zorunda kalırsınız

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı askıda ekmek projesini sert sözlerle eleştirdi. “Askıda ekmek diye bir proje başlattılar. Bu yaptıklarından hiç utanmıyorlar mı? Bir ülkede adaleti, insan haklarını, demokrasiyi askıya alırsanız o ekmeği de askıya koymak zorunda kalırsınız” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, partisinin Erzurum İl Başkanlığı kongresine konuştu.

Ali Babacan, Anayasa Mahkemesi’nin CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki ihlal kararına İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin uymamasını, “Böyle hukuk olmaz, böyle devlet olmaz” sözleriyle eleştirdi. KHK ile işine son verilen vatandaşlarımızın büyük bir kısmının yargı tarafından aklandığını belirten Babacan, “Son dört senede OHAL gerekçe gösterilerek bir KHK zulmü uygulandı. OHAL KHK’ları ile herkesin ismi tek tek bir kararnameye yazıldı, herkes bir sepete atıldı, işlerine, aşlarına son verildi. Bu kişilerin özlük hakları iade edilmelidir. İtibarları iade edilmelidir. Yapılan hukuksuz işlemler nedeniyle maruz kaldıkları tüm zararlar telafi edilmelidir” dedi.

HİÇ UTANMIYORLAR MI?

MHP’nin ‘askıda ekmek’ projesini eleştiren Babacan, “Askıda ekmek diye bir proje başlattılar. Bu yaptıklarından hiç utanmıyorlar mı? Bir ülkede adaleti, insan haklarını, demokrasiyi askıya alırsanız o ekmeği de askıya koymak zorunda kalırsınız. Bu, iktidarın bir ortağının vatandaşının ekmek parasına muhtaç kaldığını açıkça ilan etmesi demek. Bu nasıl bir utanmazlıktır? Söze gelince “yerli” diyorlar, “milli” diyorlar. Milliyetçilik askıya ekmek koymak değildir. Milliyetçilik bu ülkenin refahını topyekun yükseltmektir. Milliyetçilik kutuplaştırmak değildir. Bu ülkenin bazı vatandaşlarını, bazı kesimlerini ötelemek değildir” ifadelerini kullandı.

BÖYLE HUKUK OLMAZ, BÖYLE DEVLET OLMAZ

Anayasa Mahkemesinin kararını yerel mahkemenin tanımamasıyla ilgili de konuşan Babacan, şunları söyledi:

“Adeta, “Sizi ilgilendirmez, istediğim gibi ihlal ederim” dedi. Arkadaşlar böyle olmaz. Böyle hukuk olmaz, böyle devlet olmaz. Anayasa Mahkemesi, bu ülkenin en yüksek yargı oranı. Alt mahkeme onun kararına uymak zorunda. Bu bir yasal zorunluluk. Hele hele Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı, hak ihlallerinde ülkemizdeki en önemli telafi mercii. Daha on sene evvel bizlerin de içinde olduğumuz bir ekip bu hakkı getirmişti. Yapılan düzenleme tarihi nitelikteydi ve nitekim hak ihlallerini kısmen telafi etme imkanı geldi bu sayede. Şimdi iktidar ve küçük ortağı kalkıp bireyler lehine hükmedilen bu “ihlal” kararlarına karşı çıkıyorlar. Yerel mahkemeler de bundan güç alarak “Anayasa Mahkemesi kararı bizi ilgilendirmez” diyebiliyor.

HUKUK DEVLETİNİ HİÇE SAYAN BU ANLAYIŞI REDDEDİYORUZ

Buradan herkese sesleniyorum. Gerçek bir hukuk devletinde bunlar olamaz. Yargıyı; bir kişinin, bir grubun, dar bir zümrenin keyfine göre kullanamazsınız. Kimse kusura bakmasın, halkımız mağdur edildiğine inandığında Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak ve elbette hakkını arayacak. Anayasa Mahkemesi’nin kararları karşısında da herkes görevini yapacak. Bu kararlar bağlayıcıdır, yerel mahkemeler Anayasa Mahkemesi’nce tespit edilen ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak zorundadır. Biz hukuk devletini hiçe sayan bu anlayışı reddediyoruz. Kim ne derse desin biz insan haklarını, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, güçler ayrımını savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

ÖZGÜR BASINDAN KORKULMAZ

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 154’üncü sırada. Bu utanç verici tabloyu Türkiye hak etmiyor. Her eleştireni yargılıyorlar. Beğenmedikleri her görüşe saldırıyorlar. Demokratik bir hukuk devletinde eleştiriden korkulmaz. Demokratik bir hukuk devletinde özgür basından korkulmaz. Peki, mevcut iktidar niçin korkuyor? Çünkü hiçbir konuda çözüm üretemiyor artık. Çünkü haksızlar ve bunu biliyorlar. Oysa biz haklı olduğumuzu biliyoruz. Biz eleştirilerimizin haklılığından güç alıyoruz. Ne istiyorlar? Her gazete aynı manşetle mi çıksın istiyorlar? Kimse farklı bir şey söylemesin, farklı bir haber vermesin mi diyorlar? Kusura bakmayın, bu ülkenin baskıcı yöneticilere değil, özgür gazetecilere ihtiyacı var.

17 MİLYON YOKSUL VAR

Ülke ekonomisi son yirmi yılın en kötü dönemini geçiriyor. Ülkeyi yönetemeyenler yalanlarla kandırmaya çalışsalar da Türkiye fakirleşiyor. Paramız değersizleşiyor. Cebimizdeki Türk lirası günden güne eriyor. Halkımız yoksullaşıyor. Bugün Dünya Yoksullukla Mücadele günü aynı zamanda. Artık yoksulluk, basit bir gelir yetersizliğinin çok ötesinde bir hal aldı. Nüfusun yüzde 71 gibi yüksek bir oranı borç ve taksit ödüyor. Ülkemizde, en zengin yüzde 20, gelirin yaklaşık yarısını alıyor. Ülkemizdeki en zengin yüzde 10 ile en yoksul yüzde 10 arasındaki gelir farkı ise tam 13 kat. Avrupa Birliği kriterlerine göre hesap ettiğimizde ülkemizde 17 milyon yoksul insan bulunuyor bu nüfusumuzun beşte biri demek.”

Exit mobile version