Türkiye ve Rusya 5 Mart’ta imzaladıkları mutabakatın ardından 15 Mart’ta, İdlib’in güneyindeki M4 karayolunda ortak devriyelere başlamıştı. Karayolunun kuzeyinde ve güneyinde 6’şar kilometrelik alanda güvenli şerit oluşturulacak ve böylece karayolu da kullanıma açılacaktı.
Ancak Temmuz ve Ağustos aylarında Türk ve Rus askeri konvoylarına devriyeler sırasında yapılan saldırılar arttı. Araçlar hasar görürken Ağustos ayı sonunda 26. ortak devriye sırasında düzenlenen bir saldırıda bir Rus askeri hafif şekilde yaralandı.
Daha sonra da ortak devriyelere, bölgedeki radikal grupların saldırıları nedeniyle ara verildiği duyuruldu.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 21 Eylül Pazartesi günü Birleşik Arap Emirlikleri’nin Al Arabiya kanalına verdiği röportajda, Türkiye ile Rusya’nın İdlib’deki ortak devriyelerinin neden durduğunu şu sözlerle açıkladı:
“[5 Mart’ta imzalanan] Mutabakat metni hâlâ yürürlükte, M4 karayolundaki ortak devriyeler güvenlik endişesi sebebiyle durdu. Hayat Tahrir eş-Şam (HTŞ) silahlı provokasyonlarına ve Suriye hükümetinin pozisyonlarıyla Rusya’nın Hmeymim’deki hava üssüne saldırmaya devam ediyor. Türk mevkidaşlarımız, bu terör saldırılarına karşı savaşmaya ve hükümetle diyaloğa hazır olan muhaliflerle bu teröristleri birbirinden ayırmaya yönelik verdikleri söze sadık olduklarını söylüyor.”
Lavrov sözlerini “M4 karayolundaki ortak devriyelere yakında, ortalık yeniden sakinleştiğinde başlayacağımızın garantisini verebilirim” diyerek bitirdi. HTŞ’in İdlib’de kontrol ettiği alanın da gittikçe daraldığını belirtti.
İdlib’de Huraseddin, HTŞ’ye göre daha büyük bir tehdit mi?
Lavrov, Pazartesi günü verdiği röportajda ısrarla HTŞ’ye vurgu yaparken ve Suriye ordusunun geniş çaplı operasyonlar yapmadan sadece HTŞ pozisyonları hedef aldığını söyledi.
Sahada ise HTŞ ile diğer cihatçı gruplar arasındaki çatışmalar şiddetleniyor. Mart ayından bu yana HTŞ’ye bağlı kişiler devriyeleri eylemler düzenleyerek engellemeye çalışsa da, son dönemde Rus ve Türk askeri konvoylarını hedef alanların, HTŞ’nin İdlib’deki en büyük rakibi Huraseddin’e bağlı silahlı kişiler olduğu belirtiliyor.
El Kaide’yle bağının kalmadığını iddia eden HTŞ, El Kaide’ye doğrudan bağlılık bildiren Huraseddin örgütüyle uzun süredir kırılgan bir işbirliği içindeydi. Ancak son dönemde Huraseddin, Suriye ordusuyla savaşmadığı ve “Batı’yla ve Türkiye’yle temas halinde olduğu” gerekçesiyle HTŞ’ye daha sert bir cephe aldı. İki örgüte bağlı üst düzey isimler karşılıklı olarak yakalandı, bazıları öldürüldü.
Huraseddin ile birlikte Ensar el Tevhid, Ensar el Furkan örgütleri de doğrudan El Kaide lideri Eymen Ez-Zevahiri’ye bağlılığını bildiren; Afganistan, Irak ve diğer Arap ülkelerinden gelen savaşçıların çoğunluğunu oluşturduğu yaklaşık 2 bin kişilik bu grup, İdlib’de bu süreçte daha aktif rol oynamaya başladı. IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi de, Ekim 2019’da ABD’nin düzenlediği operasyonda öldürülene kadar birkaç ay boyunca Huraseddin komutanlarının evinde saklanmıştı.
Huraseddin, Birleşmiş Milletler’in hazırladığı bir rapora göre, çoğunlukla İdlib kent merkezinin güneybatısındaki kırsal bölgede üslenmiş durumda. Dünyanın birçok yerindeki El Kaide’ye bağlı savaşçılara da, bölgeye gelip örgüte katılma çağrısı yapıyor. Rusya da son birkaç haftada İdlib’in güneyindeki Huraseddin hedeflerine yönelik bombardımanlar düzenledi.
Moskova, Türkiye’nin gözlem noktalarından çekilmesini istiyor
Rusya ve Türkiye arasındaki İdlib konulu teknik görüşmeler de Ağustos ayından bu yana sürüyor.
Rus basınında çıkan haberlere göre, iki ülkenin dışişleri bakan yardımcıları, istihbarat görevlileri ve üst düzey askeri komutanların katıldığı görüşmelerde Moskova, Türk askerlerinin bazı gözlem noktalarından çekilmesini istedi.
Rus basını, Rusya yetkililere dayandırdığı haberlerde, Türkiye’nin bunun karşılığında iki şartı olduğunu yazdı:
- Tel Rıfat ve Menbic’den Rus askerleriyle Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) çekilmesi; Türk ordusu ile Türkiye’nin desteklediği silahlı muhaliflere verilmesi
- M4 karayolundaki ortak devriyelerin başkent Şam ve Halep arasındaki M5 karayolunda da yürütülmesi
Rusya ise bu şartları reddetti ve Türk heyete; HTŞ ile Huraseddin’in durdurulmaması halinde Suriye ordusunun İdlib’e operasyon düzenleyebileceğini söyledi.
Rus basınında çıkan haberleri sorduğumuz, görüşmelere yakın bir Türk yetkili, “Masada her şey konuşulur, her şey mümkündür. Bizim önceliğimiz mevcut gözlem noktalarımızın güvenliğini sağlamak” yanıtını verdi.
Yetkili aynı zamanda “Mutabakatın şartlarının Türkiye için geçerli olduğunu, devriyelere her an devam etmeye hazır olduklarını” da belirtti.
Türkiye, Rusya ve İran, Eylül 2018’de varılan bir anlaşma çerçevesinde İdlib çevresinde gözlem noktaları oluşturmuştu. Türkiye’nin İdlib’in güneyinde ve doğusunda oluşturduğu bazı gözlem noktaları ise operasyonlarına zaman zaman devam eden Suriye ordusunun kontrolündeki bölgelerin içinde kaldı.
Ankara, bu noktalardan çekilmeyeceğini söylerken ve bu noktalara takviyelere devam ederken Rusya, Türkiye’nin buralardan çekilmesini ve kontrolün tamamen Şam’ın elinde olmasını talep ediyor.