İran’da üç gencin idam cezası kararına karşı başlatılan kampanya başarıya ulaşabilecek mi?
İran Yargıtay’ı 14 Temmuz’da Muhammed Recebi (26), Sait Temcidi (28), Amir Hüseyin Muradi’yi (26) idama mahkum etti.
Ancak bu ülkede ve uluslararası arenada başlatılan kampanya sonucu mahkeme 19 Temmuz’da ölüm cezalarını durdurdu.
İnsan hakları aktivistleri bu kararın kısa ömürlü olabileceğinden endişeli.
Türkiye’ye kaçan Recebi ve Temcidi, bir ay gözaltında tutulduktan sonra Ankara tarafından İran’a iade edilmişti.
Geçtiğimiz kasım ayında, İran’da yakıt fiyatlarına gelen zam nedeniyle patlak veren gösterilere katılan bu kişiler “İran İslam Cumhuriyeti’ni hedef alarak şiddet olaylarını ve kundakçılık yapmakla” suçlu bulundu.
İdam cezasını durdurma kararı kısa ömürlü olabilir
İnsan hakları aktivistleri, Tahran’ın göstericileri caydırmak için ölüm cezasını kullanmasının kabul edilemez olduğunu söylüyor. Son kampanyanın merkezindeki üç mahkumun tutuklanma koşullarının tartışmalı olduğuna dikkat çekiliyor.
Avukatlarından alınan bilgiye göre, Muradi cep telefonu satıcısı ve Temcidi taksi şoförlüğü yapıyordu; Recebi ise işsizdi.
Aktivistler idamın durdurulma kararının kısa ömürlü olabileceğinden endişeli.
#İdam etme etiketi dünyada yankı buldu
Yargıtay’ın idam kararının ardından sosyal medyada “İdam etme” etiketiyle başlatılan kampanya bütün dünyada yankı buldu.
16 Temmuz’da Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu, üç gencin ölüm cezasını durdurulması gerektiğine dair açıklama yayınladı.
ABD Başkanı Donald Trump, iki tweet paylaşarak, “İran’da üç kişi protesto gösterilerine katıldıkları için ölüm cezasına çarptırıldı. Çok yakın zamanda idam edilmeleri bekleniyor. Bu üç kişinin idam edilmesi dünyaya korkunç bir sinyal gönderecektir, bunun yaşanmaması lazım! #İran’dakiİnfazlarDur” dedi.
Kaboğlu: İade edilmemeliydi
İdam kararının hemen ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili İbrahim Kaboğlu, Ankara’dan sığınma talep eden gençlerin İran’a iade edilmesinin yanlış olduğunu söyledi.
Kabaoğlu açıklamasında, “Türkiye makamları İran’da ifadelerin işkenceyle alındığını ve idam cezasının bulunduğunu bile bile bu gençleri iade ettiler. Oysa Türkiye’de idam cezası bulunmadığı için uluslararası yükümlülükler çerçevesinde sığınma talep eden iki genci iade etmemek durumundaydı.” ifadelerine yer vermişti.