Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Yargıtay üyesini 5 gardiyan bir saat boyunca dövüp tehdit etti: ‘Kızın kendisine dikkat etsin’

15 Temmuz sonrası tutuklanan Yargıtay üyesi Hüsamettin Uğur’un kızı Nalan Dilara Uğur, babasının cezaevinde yaşadığı işkence ve kötü muameleyi sosyal medya hesabı Twitter’da gündeme getirdi.

Dört yıla yakın süredir Kırıkkale’nin Keskin Cezaevi’nde bulunan babasının bu süre zarfından hücrede tutulduğunu belirten Nalan Dilara Uğur, “17 Şubat tarihinde talebi olmamasına rağmen baş memur görüşmesine çağrılıyor. Kamerasız odada başgardiyan ve isimleri mevcut 4 gardiyan tarafından 1 saat boyunca dövülüyor tehdit ediliyor. Yere yıkılan hali kalmayan babamı bıraktıklarında başgardiyan “buradan cesedin çıkacak” paylaşımında bulundu.

Olay sonrası gardiyanlar, işkence yaptıkları Uğur’un şikayetçi olmasını engellemek için de ‘Bize kafa attı’ şeklinde sahte tutanak düzenlediği ortaya çıktı.

Uğur, “Ülkede hukuk kalmadığı, babam can tehdidi altında esir tutulduğu, şikayet dilekçeleri sümenaltı edildiği için burdan anlatma yoluna başvuruyorum. Babamın saçının teline zarar gelirse, isimleri mevcut gardiyanlar, kurum müdürleri, infaz hakimleri ve cezaevi savcısı sorumludur.” ifadelerini kullandı.

Kızıyla tehdit edildi

Diğer yandan cezaevinde babasının sürekli tehdit edildiğini aktaran Nalan Dilara Uğur, “Önce kendi içimizde disiplin soruşturması yürüteceğiz diyen, işkence bilgisi ve emri dahilinde olan, “sana savaş açtık” diyen, “kızın kendisine dikkat etsin” tehditlerinde bulunan kurum amirinin eline bu olay nasıl bırakılıyor? Ülkenin hukukunu cezaevinin kurum amiri mi sağlıyor? Babam Keskin Cezaevinde aldığı cezanın infazını görmekte değildir, ESİR TUTULMAKTADIR.” şeklinde yazdı.

İşte Nalan Dilara Uğur’un o paylaşımları;

“Babam 4 yıldır keskin cezaevinde tutuklu. Cezaevi yönetiminin “keyfi ve hukuksuz” uygulamalarından, yapılan işkencelerden zaman zaman burada bahsediyordum. Hukuk devletinde yaşıyoruz sanarak hak arayışımızın dikkate alınmayıp, felaketler zincirine yol açacağını tahmin etmezdim.”

“Her şey attığım tweetlerden rahatsız olan cezaevi yönetiminin babamın bana yazdığı BÜTÜN mektuplara sudan sebeplerle el koymasıyla başladı. Mektuplar “kısmen sakıncalı” bulunmasına rağmen kanunun gereği yapılmadı sakıncalı kısımlar karalanarak babama teslim edilmedi.”

“Babam bunların üzerine başvurması gereken her yere dilekçeler yazarak gerekli başvurularda bulundu. Dilekçeleri cezaevi tarafından ilgili yerlere iletilmediği için, mektup şeklinde kendisi iletmek zorunda kalsa da yapılan bu zorbalığa susmadı, hakkını aramaya devam etti.”

‘Babam hakkını aradıkça işkence ve kötü muamele görmeye başladı’

“Bi laf vardı “Bu ülkede hakkını ararsan cezaevine, cezaevinde hakkını ararsan hücreye atılırsın” Babam zaten dört yıldır hücrede olduğundan hücrede de hakkını arayınca işkence görüldüğünü yaşayarak görmüş olduk. Babam hakkını aramaya devam ettikçe kötü muameleler başladı.”

“Genel arama sırasında gardiyanların babamın eşyalarını dağıtıp tekmelemesi, hakaretler… Müdür görüşmesinde bizzat babamın yüzüne “sana savaş açtık” denilmesi… Tweetlerimden rahatsız oldukları için benim üzerimden babamı tehdit etmeye varan cüretkar eylemleri oldu.”

“İlk mektupda üstü kapalı bir şekilde cezaevinde işkence olduğunu söylemiş, neler olduğunu yazsam bu mektup size teslim edilmez demişti. Neler olduğunu yazmasa da bize teslim edilmedi. Okundu damgası vurulduktan ve ptt’de barkodlandıktan sonra “gizli bir el” mektubu geri çevirdi.”

“12 Eylül sonrası Diyarbakır cezaevi” ve “zamanaşımına uğramayan suçlar” diyerek işkenceyi ima ettiği bu mektubu detaylıca okumak isteyen olursa burdan okuyabilir: https://nalandilara.blogspot.com/2020/07/el-konulmus-bir-mektup.html?m=1”

“Ocakta 4 sayfalık bir mektup yazıyor el konuluyor. Dilekçeleri de iletilmeyince 15 şubatta mektup görünümlü bir dilekçe yazıyor ki en azından el konulursa idare ve gözlem kurulu üyeleri ile infaz hakimine ulaşmış olsun istiyor. Bu mektuba da el konuyor. Bu sefer bununla bitmiyor.”

“Yine el konulan ve infaz hakimine çıkmasına rağmen iddiaları ciddiye alınmayan mektup görünümlü dilekçesine de burdan ulaşabilirsiniz: https://nalandilara.blogspot.com/2020/07/mektup-gorunumlu-dilekce.html?m=1”

‘Beş gardiyan babamı 1 saat boyunca dövüp tehdit ediyor’

“17 Şubat tarihinde talebi olmamasına rağmen başmemur görüşmesine çağrılıyor. Kamerasız odada başgardiyan ve isimleri mevcut 4 gardiyan tarafından 1 saat boyunca dövülüyor tehdit ediliyor. Yere yıkılan hali kalmayan babamı bıraktıklarında başgardiyan “buradan cesedin çıkacak” diyor.”

“Asılsız iddialarla bir tutanak tutuyorlar. Babamın gardiyanlara “ben burda, kızım da dışarda size savaş açtık” diyerek gardiyana saldırdığını, kafa attığını iddia ediyorlar. Bir gardiyanın başına şişeyle vurarak telefon açıp “Emre’yi gönderiyoruz darp raporu ayarlayın” diyorlar.”

“Böylece babamın işlemediği suçun sahte delilini oluşturup, işkencelerini örtbas etmeye çalışıyorlar. Birbirlerine darp esnasında “yüzüne vurmayın” ikazları yapmış olmalarına rağmen babamın ağzının kanadığını görüyorlar. Doktora görünmek isteyen babamın ağzındaki kan siliniyor.”

“Doktor(!) babama darp izi görmediğini darp raporu veremeyeceğini söylüyor. Babam iddialarımı rapora geçirmek zorundasınız dese de “biz burda ifade almıyoruz” diyerek babamı gönderiyor. Bahçe saati olan babam odasından montunu alıp bahçeye çıkartılıyor.”

“Bahçeye beraber çıktığı diğer mahkumlar da, penceresi bahçeye bakan mahkumlar da babamın darp edildiğini görür görmez anlıyor. Darp izi görünmüyor diyen doktora rağmen babam odasına geçince yüzündeki morlukları kendisi de görüyor. Tekrar doktora sevkini talep ediyor.”

“Babam şubat ayından beri Keskin C. Başsavcılığına hitaben DEFALARCA şikayet dilekçesi yazıyor. Kamera kayıtları incelenirse gardiyanların tutanakta iddia ettiği gibi odada 3 kişi olmadıklarını dahi görebileceklerini, 5 kişinin sabit olduğunu söylüyor. Tanıklarım var diyor.”

‘Kamere kayıtları mevcut’

“Babam odaya alındığında odanın önünde (odanın önünde kamera var) başka mahkumların beklemekte olduğunu, babamın çığlıklarını duymuş olabileceklerini, olay esnasında duymasınlar diye oradan uzaklaştırıldılarsa da bunun kamera kayıtlarında mevcut olduğunu söylüyor.”

“Babamın defalarca yazmış olduğu cezaevi savcısı ile görüşme talebi neden karşılanmıyor? Bu kadar ciddi iddialar mevcutken etkili bir soruşturma neden yürütülmüyor? Bu cüretkar işkenceleri meşrulaştırmak değil midir? Savcısından hakimine hepsini sorumlu hale getirmez mi?”

Babaya tehdit: Kızın kendisine dikkat etsin

“Önce kendi içimizde disiplin soruşturması yürüteceğiz diyen, işkence bilgisi ve emri dahilinde olan, “sana savaş açtık” diyen, “kızın kendisine dikkat etsin” tehditlerinde bulunan kurum amirinin eline bu olay nasıl bırakılıyor? Ülkenin hukukunu cezaevinin kurum amiri mi sağlıyor?”

“İddia ettikleri gibi babam gardiyana kafa atmış ve “size savaş açtık” demiş olsa DAHİ cezaevi yönetimi ile ters düşen mahkumun nakli zorunluyken babamın nakil talebi neden karşılanmıyor? Babam Keskin Cezaevinde aldığı cezanın infazını görmekte değildir, ESİR TUTULMAKTADIR”

“25 yıllık hukukçu babam bizim kişilerle işimiz yok demeseydi ben isimleri ve bulabildiğim fotoğrafları ile ifşa etme yoluna başvururdum. Yine aynı şekilde 25 yıllık hukukçu babam hukukçu kafasıyla hukuki yolla halletmeye çalışalım demeseydi ben çok daha önceden duyururdum.”

“Ülkede hukuk kalmadığı, babam can tehdidi altında esir tutulduğu, şikayet dilekçeleri sümenaltı edildiği için burdan anlatma yoluna başvuruyorum. Babamın saçının teline zarar gelirse, isimleri mevcut gardiyanlar, kurum müdürleri, infaz hakimleri ve cezaevi savcısı sorumludur.”

Exit mobile version