Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Türkiye’de Tarımda Dijital Pazar Belirsizliği

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü, tarımsal üretimin ve gıda güvenliğinin daha da ön plana çıktığı Corona virüsü salgını gölgesinde kutlanıyor. Türkiye’deki üreticiler ise Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gündeme getirdiği Dijital Tarım Platformu’nun kendileri açısından ne getirip ne götüreceğini anlamaya çalışıyor.

Gıda fiyatlarındaki enflasyonu düşürmeyi amaçlayan Tarım ve Orman Bakanlığı, gıdada üretimden tüketime tüm tedarik zincirini değer fiyattan aynı dijital ortamda buluşturacak Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) sistemini Nisan ayı sonunda devreye soktu. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, sistemi tanıtmak için düzenlediği basın toplantısında, DİTAP’ın ürününü değer fiyattan satarak kazancını artırmak isteyen üretici ile kaliteli ürünü daha uygun fiyatlara almak isteyen tüketiciyi buluşturacağını açıkladı.

Türkiye’de son dönemlerde temel gıda ürünlerinde yaşanan fiyat artışı tüketicilerin de tepkisini çekiyor. Nisan ayında yıllık tüketici fiyat enflasyonu yüzde 10,94 olurken, sarımsak (yüzde 46,18), soğan (yüzde 37,50) ve patates (yüzde 31,02) gibi gıda ürünleri, fiyatı en çok artan ürünler arasındaydı.

Ürünlerin “tohumdan çatala kadar” takip edileceğinin duyurulduğu sisteme, ditap.gov.tr internet sitesinden gönüllülük esasıyla kayıt yaptırma işlemi devam ediyor. Sadece firma bilgileri ile giriş yapılarak alım yapılabilen sistem şimdilik bireysel tüketicilere kapalı.

“Alıcının güçlü, üreticinin zayıf olduğu yapılar sürdürülemez”

DİTAP sayesinde çiftçilerin rahatlıkla ürünlerine pazar bulabileceğini, tüketicilerin ise aradığı ürünü tedarik edebileceğini söyleyen Bakan Pakdemirli, “Bu kapsamda, sözleşmeli tarım platformu ile üreticileri, kooperatifleri, birlikleri, sanayicileri, halcileri, tüketim sektörünü, tarım danışmanlarını, bankaları, sigortacıları ve diğer tüm paydaşları bir araya getireceğiz” diye konuştu.

Dünya Gazetesi tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım ise çiftçilerin üretimle ilgili sorunları çözülmeden pazarlamaya yönelik hiçbir adımın atılamayacağı görüşünde. VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Yıldırım, “Hedefe sadece gıda enflasyonunu düşürmeyi koyarsanız bu, tarımın sorunlarını çözmez, tarımdan uzaklaştırmayı getirir. Bununla üreticideki sorun daha karmaşık hale getiriliyor. Bir nevi çağdaş kölelik öneriliyor. Bir sözleşme yapılacak, ‘sen bunu üret, ben senden alacağım’ denilecek ama bunun maliyeti, ürünün fiyatı hiç konuşulmuyor” dedi.

Gıda fiyatlarındaki artışla mücadele için üreticilerin belirlediği fiyatların baskılandığını söyleyen Yıldırım, “Bu fiyatlarla üretimin çok zor olacağını, hatta marketlere bile ‘şu fiyata satacaksınız’ diye dikte edildiğini biliyoruz. Alıcının çok güçlü, üreticinin çok zayıf olduğu yapıların devam etmesi mümkün değil. Üretici bu baskıya bir süre dayanır, zarar ettiği zaman üretimi bırakır” diye konuştu.

Tarımda uzun yıllardır sözleşmeli üretimin özellikle salçalık domates gibi ürünlerde gerçekleştiğini belirten Yıldırım, sözleşmeli üretimdeki altyapı eksikliklerinin DİTAP sistemiyle de çözülemediğini söyledi. Yıldırım, “Sözleşme yapılırken domatesin kilosu 1 lira olarak yazılıyor. Sonra domatesin fiyatı piyasada 2 lira olduğu zaman üretici ‘benim domatesim az çıktı’ deyip, el altından sözleşme yaptığı firma yerine başka yere satıyor. Aksi koşullarda ise domates piyasada 50 kuruşa düştüğünde ,bu sefer sanayici ürünü başka yerden alıyor. Sözleşmeye uyulmadığı zaman bunun yasal yollarının yürütülmesi gerekiyor ama DİTAP’ta da bu koşulları düzenleyen bir yapı göremiyoruz” dedi.

Tarımdaki finansman sorununa banka kredisi çözümü

Bakan Pakdemirli, DİTAP yoluyla uygulanacak sözleşmeli üretim modelinin tarımdaki sorunlara da çözüm getirebileceğine işaret etti. Pakdemirli, “Arz-talep-fiyat dengesi oluşacak. Tarımsal planlama sayesinde gıda arz güvenliği güçlenecek. Sistem, üreticilerimize de pek çok avantaj getirecek. Öncelikle girdi finansmanı kolaylığıyla tohum, gübre, ilaç gibi ürünlerin tedariği sağlanacak. Planlı tarımsal üretim sayesinde ürünler yüksek katma değerle iç ve dış pazarda yer bulacak. Çiftçimiz bu yeni dönemle ürününü satacağı kişiyi, yeri, fiyatı ve koşulları bilecek” diye konuştu.

DİTAP ile planlı üretimin altyapısının oluşturulacağını vurgulayan Pakdemirli, “Üreticiyi koruyan, tüketiciyi kollayan bu sistem sayesinde tarımsal üretim zincirinde sıfır atık da mümkün hale gelecek. Dünyada üretilen her üç tarımsal ürünün biri çöpe atılıyor. DİTAP, tarımsal üretim zincirinde etkin planlama sayesinde ürün zayiatını da ortadan kaldıracak” dedi.

Bakan Pakdemirli, DİTAP yoluyla sözleşmeli tarım yapan gerçek ve tüzel kişilerin, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nden 50 milyon TL’ye kadar kredi kullanabileceğini de açıkladı. Diğer bankaları ve özellikle katılım bankalarını çiftçiler ve sanayicilere uygun finansman desteği sağlamaları için sistemi kullanmaya davet eden Pakdemirli, ayrıca bakanlığın tarımsal desteklemelerinin de sistem üzerinde sözleşmeli üretimin lehinde planlanacağını söyledi.

Bakanın tarımdaki sorunlara ilişkin tespitlerinin, bir yöneticinin itirafı niteliğinde olduğunu söyleyen Yıldırım ise, “Bizim eleştirilerimizin de ötesinde, aslında tarımın ne kadar kötü bir durumda olduğu, tarımsal girdi fiyatlarının çok pahalı olduğu, üretim planlamasının yapılmadığı, tarım ürünlerinin fire oranlarının yüzde 30’un üzerinde olduğu, tarımla ilgili ne kadar sorun varsa hepsi sıralanıyor. Sonra da ‘bu sistem uygulanırsa bunların hepsi çözülür’ yaklaşımı getiriliyor. Halbuki bu, sahadaki gerçekle örtüşmüyor” dedi.

Pakdemirli: “DİTAP’ı özel sektör dinamikleri yönetecek”

Yıldırım, DİTAP’ın geçtiğimiz yıl TBMM’den geçirilemeyen ‘Hal Yasası’nda yapılmak istenen değişikliğin ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Yapısal Dönüşüm Adımları’nda (YEP) meyve ve sebze pazarında dengeleyici unsur olacağını açıkladığı ‘Sera A.Ş.’nin kurulmasının bir parçası olduğunu belirtti. Tarım Kredi Kooperatifleri’nin ve birçok firmanın ortaklığı ile hayata geçirilen Sera A.Ş.’nin üreticiyle şimdiye dek özellikle Antalya, Mersin gibi bölgelerde sözleşmeler yaptığını söyleyen Yıldırım, “Sera A.Ş. ile önceden talep toplanıp, aslında iki tane dev büyük market zinciri adına üreticiyle sözleşmeler yapıp üretim gerçekleştirilecek, o ürünler marketlerde uygun fiyata satılarak gıda enflasyonu da düşürülecek. Asıl hedef bu. DİTAP bunu tamamlayan bir unsur olarak kurgulandı” diye konuştu.

Diğer yandan Pakdemirli de bakanlığın rolünün sistemi kurmak, çerçeveyi çizmek ve kolaylaştırıcılık sağlamak olduğunu söylerken, DİTAP’ın özel sektör dinamikleri tarafından yönetilmesi gerektiğine inandıklarını belirtti. Serbest piyasa koşullarında işin büyütülmesi için gerekli planlamaların ise Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından yapılmasını sağlayacaklarını dile getirdi.

Geçtiğimiz yıl bakanlığın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yapacağı sunum öncesinde basına sızan ‘Yalın Sistem’ adı altında tarımda yeni bir yapılanmayı hedefleyen ‘Tarımda Milli Birlik Projesi’ ile DİTAP’ın benzerliğine dikkat çeken Yıldırım, “Bazı esinlenmeler görüyoruz. O projede yarı hissesi özel sektöre ait bir holding kuruluyor, devlete ait tarımsal KİT’ler bunun iştirakine dönüştürülerek, holding üretimin başına getiriliyordu. Ayrıca bakanlık taşra teşkilatı ve Tarım Kredi Kooperatifleri birleştirilerek dev bir kooperatif oluşturuluyordu. Burada ise özel sektör ön planda görünse de daha çok Tarım Kredi Kooperatifleri işi yürütüyor. Sözleşmeyi yapan ve marketlere ürün temin eden o” dedi.

“Marketler yeni devasa aracılar olarak ortaya çıkıyor”

Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından yüksek maliyetli krediler kullandırılması ve girdi ihtiyaçlarının pahalı şekilde sağlanması nedenleriyle bazı çiftçilerin zaten şikayetçi olduğunu söyleyen Yıldırım, “Kooperatif sözcüğüne sığınılıyor. Bu şikayetler de sistem hakkında kuşkulara yol açıyor. Üreticilerin örgütlenme yoluyla daha güçlü olduğu, daha yararlı bir sistem getirilebilir. Mesela üretici sözleşme yapmadığında ne olacak, net değil. Gıda enflasyonu yüzünden daha önce aracılardan şikayet ederken şimdi devasa bir aracı ortaya çıkıyor: marketler. Bu sefer onlar daha da güçlendiriliyor, daha da tekelleştiriliyor” diye konuştu.

Bakan Pakdemirli’nin “Sürdürülebilir üretimin sağlandığı bu sistem sayesinde küçük çiftçi, büyük çiftçilerimiz ile aynı fiyat ve rekabet koşullarına ulaşacak” şeklindeki sözlerini hatırlatan Yıldırım, “Küçük üreticinin bunu yapması şu an çok zor. Hal Yasası’nda 2010’da yapılan değişiklikle, bildirim sistemi getirildi. Üretici ne kadar ürün satmışsa onu internet üzerinden sisteme kaydetmesi gerekiyordu. Bunu bile çok güçlükle yapıyorlar. Yazılımdan kaynaklanan sorunlar da cabası. Şimdi bu üreticinin sanal ortamda ürününü satması nasıl olacak, bunun altyapısı hazır değil” diye konuştu. Pakdemirli ise tüketicinin pazarını yöneten hal, manav, zincir marketlerin ve endüstriyel ürün pazarını yöneten gıda fabrikalarının tarımsal hammaddeleri için DİTAP üzerinden oluşturdukları talebin, SMS yoluyla bütün çiftçilere bilgilendirilmesinin sağlanacağını belirtmişti.

Diğer yandan, Corona virüsü sürecinde dijital pazarların öneminin arttığına dikkat çeken Yıldırım, “Bakanlık 2020’yi ‘dijital yıl’ ilan etmişti, DİTAP da ona yönelik bir çalışma. Corona virüsü ise bu tür projeleri öne çıkardı. Bu nedenle döneme uygun, mantık olarak uygun bir pazarlama tekniği. Üreticiyi destekleyen bir politika uygularsanız bu sistemi yaygınlaştırabilirsiniz. Ama birtakım marketleri, şirketleri, bankaları zengin etmek, onların işini büyütmek için üreticiye yüklenirseniz, bunun sonuçları ağır olur” diye konuştu.

DİTAP’ın aşamaları

DİTAP sistemi Faz-1 ve Faz-2 olmak üzere iki aşamadan meydana geliyor. Şu anda ilk faz uygulanıyor. Bakan Pakdemirli, tarımdaki tüm paydaşların sistemde yer alıp, yeterli kapasite ve derinliğe ulaştığında ikinci fazı devreye alacaklarını belirtmişti.

Sistemin ikinci fazında ise hayvansal ürünler DİTAP’a dahil edilerek, hal kayıt sistemiyle entegrasyon sağlanması ve finansal sistemi içeren sigorta yapılması planlanıyor. Pakdemirli, Migros’un sisteme girecek ilk perakendeci olacağını da duyurmuştu.

Exit mobile version