Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Murat Yetkin: İsmailağa Cemaati ister de İstanbul Sözleşmesi kalır mı…

Türkiye’nin 2012’de imzacısı olduğu, 2014’te de yürürlüğe giren ve kadına yönelik şiddetle mücadelenin önemli belgelerinden olan İstanbul Sözleşmesi, son yıllarda İslamcı sivil toplum örgütleri, partiler ve medyanın hedefinde.

İktidar partisi AKP’nin hem parti hem de kendisine yakın kadın örgütü KADEM üzerinden de destekçisi olduğu ve etkin uygulanması için TBMM’de zaman zaman komisyonlarda tartıştığı İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması bir kez daha gündemde.

Gazeteci-yazar Murat Yetkin, kişisel blogunda kaleme aldığı yazısında işin arkasında İsmailağa Cemaati’nin olduğunu belirtiyor.

“İsmailağa Cemaati baktı ki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘halkımız isterse’ çıkarız demesine halkımızdan, birkaç fanatik dışında ses çıkmıyor, devreye girip ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi’ için İstanbul sözleşmesinden çıkılmasını resmen talep etti hükümetten” diyen Yetkin, cemaatin resmîn internet sitesinde 6 Temmuz günü yayınlanan bildiriye dikkat çekiyor:

“2011’de -o zaman başbakan- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ilk imzayı atmış olduğu sözleşmenin İslâmi değerlere savaş açma hüviyeti taşıdığı da öne sürüldü. Cübbeli Ahmet Hoca namıyla bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün de mensubu olduğu İsmailağa bildirisinde Sözleşme ‘kadına yaratılış amacının aksine misyonlar yüklediği’ ve bu yönüyle ‘ahlâki yapımızı ve ecdadımızdan bize intikal eden aile medeniyetimizi yıkmayı hedeflediği’ iddia edildi.”

Merkezi İstanbul’da Fatih’in Çarşamba semtindeki İsmailağa Camii olarak kabul edilen Cemaat, AKP üzerinde en etkili dini gruplardan birisi olarak biliniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son olarak 12 Ocak 2020’de İsmailağa Vakfını ziyaret ederek, Cemaatin Trabzon, Of doğumlu 91 yaşındaki lideri Mahmur Ustaosmanoğlu’nun “halefi” kabul edilen Hasan Kılıç ile görüştüğü medyaya yansımıştı.

Erdoğan’ın, 14 Şubat 2016 tarihinde İsmailağa Cemaati’nin sözcülüğünü üstlenen Cübbeli Ahmet’i İstanbul’daki Cumhurbaşkanlığı makamında kabul ettiğini hatırlatan Yetkin, İsmailağa tarafından yayınlanan bildiride şu sözlere yer verildiğini aktarıyor:

“Bugünlerde gündemimizi bir hayli meşgul eden İstanbul Sözleşmesi ise İslâm’ın himaye etmeyi hedeflediği değerlerimize savaş açma hüviyetini taşımaktadır. Zira ilgili sözleşme içeriği bakımından Rabbimizin bize emir buyurduğu aileye yönelik düsturlar, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in aile yapımıza dair öğretileri ve İslâm tarihi boyunca Müslümanların kökleşmiş aile medeniyetini tarumar edecek bir keyfiyeti haizdir.

Bu sözleşme muhtevası açısından eşcinsellik gibi, Allah (Celle Celâluhû) ve Resûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in lânetlediği işlerin önünü açması, kadına yaratılış amacının aksine misyonlar yüklemesi gibi yönleriyle ahlâkî yapımızı ve ecdadımızdan bize intikal eden aile medeniyetimizi yıkmayı hedeflemektedir.

Bu anlamda ilgili sözleşme evlâdu ahfâdımızın din, iman, takva, iffet, hayâ ve medeniyet gibi olmazsa olmaz değerlerimizi muhafaza ederek yaşayabilmesine potansiyel bir engeldir. Emr-i bi’l-Ma‘rûf ve nehy-i ani’l-Münkeri [Şeriata uygun olanı emredip, yasakladığından alıkoyma] esas edinmiş bir camia olarak böyle bir yanlıştan dönülmesini ve sözleşmenin feshedilmesini talep ediyoruz. Yetkili makamların bu minvalde gereken adımları atacağına inanıyoruz.”

Yetkin’e göre İsmailağa Cemaati, Erdoğan’ın sözleşmeyi feshetmemesinin “Şeriata uygun olmayacağına” da hükmediyor.

“Bu sözlerle Cemaat Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı üzerinde etkisini varsayarak baskı kurmayı amaçlıyor” diyen Yetkin, “Aynı zamanda son haftalarda durduk yerde köpürtülen kadına karşı şiddetle mücadele sözleşmesinin feshedilmesi çıkışlarının İslâmi cemaatler kaynaklı olduğunu da akla getiriyor” ifadesini kullanıyor.

Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi 2011’de İstanbul’da yapılan Konsey Bakanlar Komitesi toplantısında Türkiye tarafından imzaya açıldığı için bu adı almıştı.

AKP’nin iktidarda olduğu dönemde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ydu.

Şimdiki Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Avrupa konseyi Parlamenterler Asamblesi, yani Konsey Parlamentosu Başkanı’ydı.

İslâmi tarikat ve cemaatlerin o zaman dikkate değer bir itirazı olmadığını belirten Yetkin, “AK Parti’nin en güçlü zamanlarıydı. Şimdi bu itirazları yükseltmelerinin nedeni, AK Parti ve MHP ittifakındaki oy potansiyeli kaybını görerek desteklerinin devamı karşılığında taviz alma niyetleri olabilir” görüşünü dile getiriyor.


Exit mobile version