Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç: Statüsüzlük mültecileri ölüme sürüklüyor

Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ
Diyarbakır

Van’da son yıllarda yaşanan toplu mülteci ölümlerine dair Evrensel’e konuşan HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç, mülteci statüsünün tanınmamasının yarattığı güvencesizliğin mültecilerde bir “kaçma hali”ne neden olduğunu, bunun da sürekli ölümlere yol açtığını söyledi. Sarısaç, hükümeti mülteci ölümlerini engellemek için adım atmaya ve gerekli yasal düzenlemeleri yapmaya çağırdı.

Van bir kez daha hayatını kaybeden mültecilerle gündeme geldi. 27 Haziran günü Van Gölü’nde mültecileri taşıyan ve Çarpanak Adası açıklarında batan teknede ortalama 60 mültecinin olduğu tahmin ediliyor. Arama çalışmalarının devam ettiği olayda şu ana kadar 36 kişinin cansız bedenine ulaşıldı. Yine bu yıl içerisinde Van’ın Çaldıran ilçesinde karların erimesi sonucu 7 mültecinin cenazesi bulunmuştu. 18 Temmuz 2019’da ise mültecileri taşıyan minibüsün devrilmesi sonucu 17 kişi hayatını kaybederken 50 kişi yaralanmıştı. Geçmiş yıllarda da bir çok ölümlü olay meydana gelmişti. HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç, yaşanan mülteci ölümlerini değerlendirdi.

GÜVENCELERİ YOK, KAÇMA HALİ VAR

Murat Sarısaç | Fotoğraf: Evrensel

Mültecilerin trajedisinin çok uzun zamandır Van’da yaşandığını söyleyen Sarısaç, Van’ın 4 ilçesinin İran ile 295 kilometrelik sınır hattına sahip olduğunu ve Afganistan’dan, Afrika ülkelerinden ve İran’dan gelen mültecilerin bu yolu kullandıklarını belirtti. Türkiye’nin mülteci kanunu ile ilgili uluslararası sözleşmelere imza atmasına rağmen çekince koyduğunu vurgulayan Sarısaç, “Sadece Avrupa’dan gelen kişileri kabul ediyorlar. Diğer yerlerden gelen insanları mülteci olarak tanımıyor. Mülteci olarak tanımadığı için de bu mültecilerin hiçbir güvencesi yok. Yani İran’dan rejimden kaçmış ya da idam cezası almış kişiler Türkiye’de yakalanırsa iade ediliyor ve orada idam ediliyorlar. Bundan dolayı da sürekli kolluk kuvvetlerinden kaçma durumu var. Kışın sınırda iklim şartları çok zor. Oradaki karlar eridiği zaman mültecilerin cenazelerine ulaşılıyor ya da sınırda kolluk güçleri tarafından vurulan mülteciler var. Bu statüsüzlükten dolayı sürekli bir kaçma hali var. Mülteciler açısından böyle bir statüsüzlük durumu varken ayrıca bir de sınırdaki uluslararası insan kaçakçısı şebekeleri çok rahat bir şekilde insanları alıp teknelere bindiriyor. 15-20 kişilik araçlara 60-70 kişi bindiriyorlar. Bu suç şebekelerine göz yumulurken mülteciler de ölüme terk ediliyor. Bu son yaşadığımız olayda da Tatvan-Van arasındaki kontrol noktalarından kaçmak için tekneyi kullanmışlar. Daha önce Özalp’da da aynı durum yaşanmıştı. Yine Başkale’de yaşanmıştı. Bu durum tamamen devletin bu şebekelere göz yumması ve mültecilik tanımlamasının olmamasından kaynaklı” diye konuştu.

KANUNLA BU SORUNLAR ÇÖZÜLEBİLİR

Yaşanan durumun bir insanlık suçu ve vicdansızlık olduğunu dile getiren Sarısaç, şunları söyledi: “100 kişi sizin memleketinize geliyor ve orada denizde ya da kazalarda hayatını kaybediyor. Sınırda donarak ölüyor. Devlet bu insanlara ya ucuz iş gücü olarak bakıyor ya da Avrupa’ya karşı bir şantaj unsuru olarak görüyor. Bu çok acı verici bir şey. İnsanlar ölmeden mülteci statüsünde yaşayabilirler. Bir mülteci kanunu çıkarılmasıyla her şey çözülebilir. Bu insanlar başka yolları deneyip şebekelerin insafına bırakılıp ölmeyecekti. Bu bir insanlık suçudur.” Şu an ölen insanların ölümünün sadece o tekne sahipleri ile açıklanamayacağını belirten Sarısaç, “Bunun en önemli sorumlusu hükümettir. Hükümet bu kanunu çıkarmadığı için insanlar ölüyor. Bu durum bir kaza değil aksine cinayettir. Bu cinayetler Van’da 2002’den beri işleniyor. Mülteciler tekne batması sonucu ya da trafik kazalarında hayatını kaybediyor. Bugün mülteciler çok büyük sıkıntı yaşıyorlar. Ne halde oldukları, nasıl suçlara itildikleri çok vahim ve vicdanları yaralayan bir durum. Hükümet tüm bunlara rağmen adım atmıyor” dedi.

Reklam

Kaynak: Evrensel

Exit mobile version