Fotoğraf: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te yaptığı basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İktidarın baroların seçim sistemine ilişkin ilişkin yaptığı hazırlığı, güvenlik soruşturması kanun teklifini, korona salgınını ve HDP hakkındaki yayınları değerlendiren Oluç, şunları söyledi:
“Önerilerimiz dikkate alınmıyor”
“Adalet ve Kalkınma Partisi heyeti dün (24 Haziran) bizi ziyarete geldi, Barolar konusundaki önerilerini bizimle de paylaşmak ve görüşlerimizi dinlemek için. Daha önce İnfaz Yasası konusunda da böyle bir ziyaret gerçekleşmişti.
Elbette Meclis içindeki partilerin, grupların böyle ziyaretler ve karşılıklı görüşmeler yapmaları önemlidir. Ama söylemeden geçemeyeceğiz; bu ziyaretler yapılıyor, ama maalesef muhalefetin önerileri iktidar tarafından dikkate alınmıyor.
Bunu İnfaz Yasası’nda gördük; umarız Barolar konusunda da aynı tutum takınılmaz. Bu adım bir ortak akıl yaratmaya yönelik bir imkan yaratır. Bu yasa teklifi önce komisyona ardından da Genel Kurul’a getirilecek.
“Baro başkanları dikkate alınmalı”
Komisyon aşamasında baro başkanlarının görüşlerinin yeterince alınmaması kesinlikle kabul edilemez bir durumdur. Komisyon aşamasına baro başkanları dahil edilmeli, öneri ve eleştirileri dinlenmelidir. Bu olmazsa komisyon tartışmaları son derece yararsız bir hale gelecektir ve iktidarın kendisini dayatması sonucunu doğuracaktır.
Savunma hakkının kısıtlanması ile ilgili ciddi sorunlar yaşanıyor. Adil yargılanma hakkı, savunma hakkı ve silahların eşitliği hakkı ve ilkeleri çok ciddi bir şekilde çiğneniyor. Bu sadece bizim ifade ettiğimiz bir şey değil.
“Yargı işlemez durumda”
Geçtiğimiz haftalarda Anayasa Mahkemesi Başkanı 2019 yılındaki AYM’ye yapılan bireysel başvurulardan bahsetmiş ve 43 binden 40 bini karara bağlandı demişti. Çok yüksek sayılar bunlar. Bu kararların yarısından fazlası adil yargılanma hakkının ihlali konusunda. Dolayısıyla adil yargılanma, silahların eşitliği hakkı ve ilkeleri şu anda yargıda kesinlikle işlemez durumdadır.
Bütün bu sorunlar varken, esas itibariyle bu sorunların çözümü doğrultusunda adımlar atılması gerekirken, biz çoklu baro olsun mu olmasın mı? tartışmasıyla uğraşıyoruz.
Aslında iktidarın hedefi, ‘makul avukat yaratma projesi’dir. Şimdi bu ‘makul avukat yaratma projesi’ çerçevesinde iktidar partileri bu çoklu baro tartışmasını yürütmektedir.
“Çoklu baro sistemi ciddi sorunlar yaratacak”
Yargının bağımlı ve taraflı hale geldiğini, yargı alanında tuzun koktuğunu biliyoruz. Çok fazla örneği var. Bunu Meclis’te de, Meclis dışındaki bütün çalışmalarda da bütün muhalefet partileri, yargı alanında çalışan sivil toplum kuruluşları ve barolar da çok kez ifade ettiler ve etmeye devam ediyorlar.
Çoklu baro sistemi son derece ciddi sorunlar yaratacaktır ve hukuken de baktığımızda, evrensel hukuk ilkeleri açısından da baktığımızda sorunlu olan yargı sisteminin daha da sorunlu hale gelmesine yol açacaktır.
“Sürü bağışıklığı politikası izleniyor”
Değinmek istediğim diğer konu korona virüs salgını ile ilgilidir. İktidar kitlesel bağışıklık veya sürü bağışıklığı adı verilen sisteme döndü ve normalleşme adı altında veya yeni normalleşme adı altında bütün tedbirleri ortadan kaldırdı. Maalesef, halen görünüyor ki, bu tedbirlerin ortadan kalkmasının sonucu olarak bu virüs bitmediği için, dünyanın hiçbir yerinde de bitmediği için, Türkiye’de enfekte olan insanların sayısında artışlar var. Ciddi risk olan yerler var. Bunların değerlendirilmesi gerekiyor.
“Cizre, Şırnak ve çevre illerde durum vahim”
Bugün gelinen noktada Cizre ve Şırnak’ta durum gerçekten vahimdir. Ama sadece orada değil. Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Van’da çok ciddi sorunlar vardır. Vaka sayılarında ciddi artış vardır, yeterli ölçüm ve test yapılmamaktadır. Ve sağlık sistemi açısından baktığımızda, hastane imkanları açısından baktığımızda son derece vahim bir durum vardır.
“Taraflı haber yapanları yargıya taşıyacağız”
Son olarak değinmek istediğim bir konu daha var. Şu ana kadar geçtiğimiz 10 gün içinde RTÜK’e 9 başvuruda bulunduk. Çeşitli televizyon kanallarında, hem kamu kanallarında TRT’de, hem de özel televizyon kanallarında, HDP hakkında yapılan tezvirat, haksız suçlamalar, çarpıtmalar, mesnetsiz iddialar, ağır hakaretlerle ilgili programlar devam etmektedir.
Biz de buna ilişkin hukuki adımlar atmaya devam edeceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız. Bizim hakkımızda, bizim görüşlerimizi almadan, bize söz hakkımızı kullandırmadan her türlü yalanı ve tezviratı yapanlar karşısındaki hukuk mücadelemiz durmayacak. Gazeteci, yorumcu, akademisyen, uzman kılığında çıkıp, iktidarın HDP karşısındaki politikalarını anlatmak, açıkça yalan, çarpıtma yapma hakkınız yok. (RT)