Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Gri Bölge inisiyatifi euronews’e konuştu: Amaçları ne, kimlerden oluşuyor?

Gri Bölge İnisiyatifi, 20 genç kadın ve 8 genç erkeğin arkadaş çevresinde ve sosyal hayatında farklı görüşten, farklı kimliklerden gençlerin aynı arkadaş gruplarında bir arada yaşama pratiklerini geliştirdiği, toplumsal gerilimden bağımsız bir şekilde ilişkilerini sürdürebildikleri gözleminden yola çıkarak geçtiğimiz günlerde kuruldu.

Euronews’e konuşan gençler, siyah veya beyazı tercih etme zorunluluğunu reddetmekle beraber hepsinin kendi öznel fikirleri bulunduğunu belirtiyor ve bunları koruyarak bir araya geldiklerinin altını çiziyorlar.

Hayatta peşin önyargılardan mümkün olduğunca uzak kalmak istiyorlar. Kamusal alanda barış içerisinde yaşamak istiyorlar. Bu talep belki de son dönemde genci, yaşlısı birçok kişinin sıklıkla dile getirdiği bir konu.

Herhangi bir partiyle bağlantıları yok; ancak siyaset-üstü olmayı da Türkiye ve dünyadaki gelişmelerden, gündemden uzakta olmak şeklinde görmüyorlar. Ekip olarak homojen bir siyasi görüntüleri yok. Bu çeşitliliği ve “melez kimliği” de, empati-temelli bir diyalog ortamı yaratıp bunu siyasete örnek bir proje olarak sunma projelerinde bir artı değer olarak görüyorlar.

“Biz Gri Bölge İnisiyatifi olarak farklı kimlik/düşüncelerden gençlerin Gri Bölge gündemine aldıkları konulara getirdikleri genç bakışı çok değerli buluyoruz. Politikanın ilgilendiği konuları gündemimize alarak fikir alışverişinde bulunmayı hedeflediğimiz kadar, politikanın ilgilenmediği -hatta zaman zaman görmezden geldiği- ayrıksı alanlarda da bir diyalog ortamı yaratmayı amaçlıyoruz. Kısacası Gri Bölge İnisiyatifi sadece politika ve gündemden beslenen bir açık oturum işlevi görmemekte; gençlerin üzerine konuşulmasını değerli bulduğu, kendi deneyimlerini aktarabildiği, başkalarının hikayelerini saygı temelli bir diyalog ortamında dinleyebildiği, kimsenin fikirlerinden dolayı ötelenmeyeceği bağımsız bir platform olarak işlev göstermektedir” diyorlar.

“Diğerini anlamak”

Gri Bölge İnisiyatifi üyeleri ortak zemin olarak, fikirlerini insan hakları ve temel hak ve özgürlükler üzerine inşa etmeyi ve bir diğerini “anlamayı” görüyorlar. Bir diğer ifadeyle, kendilerini “tek bir ideoloji veya partiye indirgenemeyecek kadar çeşitli” şekilde tanımlıyorlar.

Bir araya gelme ihtiyaçlarını euronews Türkçe’ye şu şekilde analiz ediyorlar: “Kendi aramızda yaptığımız fikir paylaşımlarında, gençler olarak kimliklerin ve önyargıların siyaset eliyle her gün yeniden üretilmesinin bizi belli kalıplara hapsettiğini fark ettik. Kendi aramızda rahatça yapabildiğimiz tartışmaların; kurabildiğimiz renk, çeşitlilik dolu arkadaşlıkların başka birçok kamusal alanda kabul görmediğini hatta yadırgandığını fark etmenin bizi yalnızca “güvenli alanlarımızda” fikir beyan etmeye, deneyim paylaşmaya itebildiğini gördük. Bu da bize; konuşulmayan konuları, kimliklerle anılan problemleri makul bir düzlemde tartışabilmenin nasıl büyük bir ihtiyaç olduğunu gösterdi” diyorlar.

Aksi takdirde, toplumsal gerilimin yarattığı kaygılar sebebiyle ortak alanlarda dile getiremedikleri problemleri, görüşleri güvenli alanlarında dile getirmeye devam ederek toplumsal kutuplaşmayı besleyeceklerini fark ettiler.

“Çünkü günün sonunda mevcut düzenin farklı bir kimlik kategorisine sokarak uzağımıza ittiği insanların fikirlerini hiç duymamış, onlarla kendi fikirlerimizi hiç paylaşmamış olacaktık. Bunu değiştirmenin yolunun da; arkadaşlık ilişkilerimizde, üniversite kampüslerinde, farklı insanların bir araya geldiği etkinliklerde yaptığımız gibi birbirimizi dinlemeye ve anlamaya çalışmaktan geçtiğini gördük. Aramızda kendini herhangi bir kimlikle tanımlamayanlar olduğu gibi bir veya birden çok kimliğe sahip olanlar da var. Ancak ortak noktamız, düşüncelerimizin ve insanlarla yaptığımız tartışmaların ekseninin kimliklerin yarattığı kalıplarla belirlenmesine karşı çıkıyor oluşumuz.”

Partiler gençlere yeterince ulaşıyor mu?

Medyada görünenin aksine kulüp toplantılarında, derslerde, ders aralarında gençler çok farklı görüşlerden de olsalar bir araya geldiklerinde bu tartışmalarını içinden çıkılmaz bir hale sokmuyor, birbirlerini tanımaya çalışıyorlar, karşı tarafın bakış açısını anlamaya çalışıyorlar. Özellikle gençler arasında oluşmaya başlayan bu bir arada yaşama pratiklerini ve melez kimlikleri gündeme getirmek, topluma yaymanın yararlı olacağını düşünerek Gri Bölge’yi kurdular.

Siyasal iletişim danışmanı Gülfem Saydan Sanver, “Gri Bölge’nin bana gösterdiği en net şey partilerin gençlere ulaşamıyor olduğu gerçeği” diyor.

euronews Türkçe’ye konuşan Sanver, “Sürekli Z kuşağı konuşan partiler, aslında bu kuşağın siyasete bakışlarını bir türlü anlamıyor. Siyasi kutuplaşmanın ötesinde bir siyaset arıyor bu gençler. Klasik kutuplaşma dinamikleri onları arkadaşlarından ayırıyor, oysa onlar kendi yaşam dinamikleri içinde toplumsal okuma yapmaya çalışıyorlar. Gri Bölge’de farklı fikirlere ait gençler “özgürce” konuşmak ve “kamusal alan yaratmak” istediklerini söylemişler. Ben bunu var olan siyasetin onlara bunu tanımıyor olarak okuyorum” diyor.

Sanver’e göre, “Tartışılan her sosyal konunun bile siyasi kutuplaşma parçası olması nedeniyle objektif bakış açısı arayan gençler kendilerine tartışma alanı yaratmışlar.”

Sanver, bu açıdan, “toplumdaki kutuplaşmayı, kutuplaşmayı yaratan veya halihazırda parçası olmuş siyasiler değil, bu tip objektif fikir arayan gençler çözebilir” diyor ve bu nedenle bu tip oluşumların desteklenmesi gerektiğini düşünüyor.

Gri Bölge, Gri Meydan, Gri Tecrübe Toplantıları

Gri Bölge, halihazırda haftalık “Gri Bölge toplantıları“na devam ediyor ve yakın zamanda Türkiye spor camiasında kadın, Türkiye’de iklim aktivizmi gibi konuları tartışırken önümüzdeki dönemde kentsel dönüşüm, Türkiye’de gençlik politikaları, önseçim sisteminin Türkiye’de uygulanması gibi konularda da online toplantılar gerçekleştirecek. Bunun yanı sıra, genç işsizlik üzerine çalışan akademisyenler ve bu konunun özneleri ile beraber Türkiye’de genç işsizlik üzerine bir yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirmeyi planlıyor.

Fikir egzersizleri arasında genç işsizliği, Türkiye’deki engelli öğrenciler, iş hayatındaki engelliler, Türkiye’de antisemitizm gibi sorunlar da yer alıyor. Örneğin, 3. Gri Bölge toplantısında Türkiye’de Yahudiler ve Antisemitizm adlı sunum ile aynı zamanda kurucu üyeleri olan Nesi Altaras dinleyicileri Yahudi toplumuyla tanıştırmaya, Cumhuriyet dönemindeki Varlık Vergisi, 6-7 Eylül gibi önemli olayları anlatmaya ve günümüzde karşılaştıkları sorunları özetlemiş, ailesinin hikayesini aktarmış. Sunumunun sonunda da dinleyicileri kendi aile ve arkadaşlarına şu soruyu sorup cevapları üzerine düşünmelerini isteyerek bitirmiş: “Evimize yemeğe Yahudi bir arkadaşım gelebilir mi?”

Gençleri siyasiler ve sivil toplum önderleriyle bir araya getirip beyin fırtınası gerçekleştirecekleri Gri Meydan toplantıları da planlıyorlar.

Ayrıca toplumsal ve siyasi olarak zıt kutuplarda yer alanları bir araya getirmeye dönük, kendilerine benzemeyenleri anlamaya dönük ve kişisel tecrübeleri temel alan Gri Tecrübe söyleşileri de önümüzdeki dönemin gündeminde yer alıyor.

İstanPol Genel Direktörü Seren Selvin Korkmaz ise, Türkiye’de gençlerin “gri alan” talebini siyasetin dili ve biçiminden duydukları rahatsızlığın bir yansıması olarak görüyor.

euronews Türkçe’ye konuşan Korkmaz, “Gündelik hayatın her alanına sirayet eden ve yaşadıkları sorunların çözümüne hiçbir katkısı olmayan kutuplaşmadan duydukları rahatsızlığın bir çıktısı. Griye apolitiklik atfedilebiliyor. Oysa bu oldukça politik bir talep. Ben bu griliği, “siyah ya da beyaz bizi temsil etmiyor ama biz her ikisinden de izler taşıyoruz ve aslında asla bir araya gelmez dediğiniz parçaların bir arada durabileceğine inanıyoruz” şeklinde de okuyorum” diyor.

Avrupa’da gençlerin siyasal eksenin sağında ve solunda yer alan kemikleşen siyasal akımlara değil Yeşiller gibi hareketlere yöneldiğine dikkat çeken Korkmaz, “küresel düzeyde de ülkemizde de dünyanın dönüşümü ve bundan kaynaklanan yeni ihtiyaçları olan bir neslin taleplerine kendi yenilemekte zorlanan siyasal akımların cevap vermesini beklemek çok gerçekçi değil” diyor ve ekliyor:

“Gençlerin, hem değer dünyaları kavramlara ve olaylara yaklaşımları farklı. Türkiye’de siyasetin dili ve siyaset yapma biçimi ise 40 yaş üstüne göre. Siyasiler gençlerle adeta onların hiç bilmediği yabancı bir dilden konuşuyor. Ara sıra onlara sempatik görünmek için o dildeki bir iki kelimeyi telaffuz ediyorlar. Nasıl ki iki kelime ile sürekli bir iletişim sağlanmaz ise gençlere yönelik politikalar da sürekliliği olmayan günlük söylemlere sıkışıp kalmamalı. Çünkü, araştırmalarımızda da ortaya çıkan sonuç gençlerin siyasetçilere güvenmedikleri ve yaşadıkları sorunlarının sorumlusu olarak onları işaret etmeleri. Gençler siyasetçilerin olaylara yaklaşımını sahici bulmuyor. Bu nedenle devamı gelmeyen günlük çıkışlar gençlerin bu algısını daha da güçlendirebilme tehlikesi de taşıyor yani bir anlamda “kaş yaparken göz çıkarmak” gibi.”

“Belirsizliğin şiddeti”

Siyasetin arkadaşlık ilişkilerini bozduğunu düşündükleri için okulda, arkadaş ortamında siyaset konuşmaktan imtina eden bir nesil olduğunu vurgulayan Korkmaz, söz konusu “gri” alan talebinin aslında siyasetin bu seyrini değiştirmek için de bir hamle olduğu düşüncesinde.

“Bugün gençlerin gri alanda apolitik kaldığını düşünenlerin belki de kendileri açısından en çok düşünmeleri gereken şey gençleri neden kendi alanlarına çekemedikleri ve mobilize edemedikleri olmalı” diyor Korkmaz.

Öte yandan, Korkmaz’a göre, gençlerin bugün en temel meselesi “belirsizliğin şiddeti”. Bir diğer ifadeyle, “geleceğini öngöremeyen, bugün harekete geçemeyen ve hayata dair hiçbir plan yapamayan yani paralize olmuş bir nesil var. Gençler bu belirsizlik sarmalından kurtulmak istiyorlar ve çıkış arıyorlar” diyor Korkmaz.

Bu açıdan, iş güvencesi yoksunluğu, eğitimin vaadini yerine getirmemesi gibi sebeplerden dolayı kendi mahallelerine hapsolan, ailelerine bağımlı bu gençlerin çıkış yolunu ve hayallerini yurtdışı odaklı kurduklarını belirten Korkmaz, siyasetçilere güvenmeyen ama hala siyaset kurumundan umutlu olan bir nesil olduğuna ve yeni alanların, oluşumların ve taleplerin aslında umudun da bir yansıması olduğuna dikkat çekiyor.

Gri Bölge kurucuları da benzer görüşlerde. euronews Türkçe’ye yaptıkları açıklamalarda, temsil konusunda eksiklik, genç işsizliği, ifade özgürlüğü ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmaması konularını gençlerin öncelikli sorunları arasında sayıyorlar ve “bu eksiklik nedeniyle biz gençler kendi sorunlarımızı ifade etmek için alan bulmakta zorluk yaşıyoruz” diyorlar.

Toplumsal cinsiyet eşitliği ihtiyacı

Bu açıdan, Türkiye’de farklı siyasi spektrumdan gençlerin de ortak bir şekilde dillendirdikleri sorunlar Gri Bölge gençlerinde de yansımasını buluyor: Mezun olan gençlerin iş bulma süresinin oldukça uzun olması, eğitim aldıkları alanlarda iş bulamıyor olmaları, iş güvenliği konusunda yaşanan sorunlar ve geçici olarak girdikleri işlerde geçim sıkıntısı nedeniyle daimi hale geliyor olması, toplumsal cinsiyet eşitliği, toplum hayatında kadınların uğradıkları baskı ve şiddet.

Kurucu üyelerin ezici çoğunluğunun kadın olması, toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki hassasiyetlerinin bir dışa vurumu:

“Genç sivil toplum kuruluşlarının çoğunlukla erkeklerden oluşması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin etkinliklerde dikkate alınmaması bizi her zaman rahatsız ettiği için amacımız öncelikle kendi oluşumumuzda bu eşitliği sağlamak oldu. Kurucularımız arasında farklı ülkelerde ve şehirlerde okuyan, farklı görüş, cinsel kimliklere ve hikayelere mensup gençler bulunmaktadır. Amacımız göstermelik bir çeşitlilik sağlamak değil, gençler arasında var olan kimlikleri inisiyatifimizde söz sahibi olan özneler halinde var olmasını sağlamaktır” diyorlar.

Gri Bölge kurucuları, ifade özgürlüğü alanındaki gençlik sorunlarına da vurgu yapıyorlar: “Söylediklerimizden ve düşündüklerimizden dolayı baskı altında hissetmek istemiyoruz” diyorlar. Gençlerin özne olarak var olduğu, yukarıdan bakılmadığı, öğüt verilmediği, yol arkadaşı yapıldığı siyasi ve toplumsal kurumların örnek alınmasını istiyorlar.

“Genç Siviller’le alakamız yok”

Bu açıdan, özellikle de Genç Siviller’le herhangi bir benzerliği reddediyorlar.

“Genç Siviller kurulduğunda üyelerimizin çoğu okuma yazma dahi bilmeyecek yaştaydı. Uzaktan yakından herhangi bir bağlantımız, alakamız yok. Ne kadar farklı olduğumuzu hem söylemlerimizden hem de yaptığımız, yapacağımız etkinliklerden rahatça anlayabilirsiniz” diyorlar.

Gri Bölge’nin en büyük avantajı, sadece gençlerden oluşması ve bu gençlerin Türkiye’nin siyasi spektrumunun farklı yerlerinden geliyor olması.

Sosyal medya araçları üzerinden de platformu tanıtmayı ve yaşıtlarına ulaşmayı hedefliyorlar. Gençlerin bu heyecanını perçinleyecek etkinliklere devam ederek bu ilgiyi de canlı tutmak istiyorlar. Bunun yanı sıra birçok üniversitedeki öğrenci kulüpleriyle bağlantı kuran Gri Bölge kurucuları, oralarda bulunan gençlerden de fikir alıp, etkinliklerini duyuracaklar.

Peki Gri Bölge kurucularının kutuplaşma konusundaki çözüm önerileri nedir? “Biz gençler büyüklerimizden farklı olarak diyalog kurmaya, insan tanımaya, geçmişleri okumaya, yaşanmışlıkları dinlemeye daha çok istekliyiz. Ve bu konuda adımlar atmaktan başka başka hikayeleri dinlemekten çekinmiyoruz” diyorlar.

Birbirlerinin dertlerine kulak verecekler

Gri Bölge kurucularına göre, gençler toplumun derinliklerine sirayet etmiş kutuplaşmayı çözme yolunda birbirlerinin hikayelerine, dertlerine kulak vermeli, onları başkaları duysun diye alanlar aşmalı, bu süreçte çözümler üretmeli.

Gri Bölge kurucuları, kutuplaşmayla birlikte gençlerin ya apolitikleştiği ya da beyin göçünü tercih ettikleri, bu iki zıt uç arasında bir uzlaşı bulmanın gerekli olduğunu düşünüyorlar.

“Kutuplaşma arttıkça gençler siyasetten gitgide uzaklaşıyor. Siyaset ve toplum çok keskin çizgilerle ayrılmaya başladıkça gençlerin de burada kendilerine yer bulmaları, temsil edildiklerini hissetmeleri zorlaşıyor. Bu sırada kendini iki kutbun bir ucuna koyamayan veya koysa bile, kendini net bir kimlikle tanımlasa bile farklı kimliklerle tanışmak, konuşmak, fikir değişiminde bulunmak isteyen gençler yaşadıkları sorunları iletecek mecralar bulamıyorlar. Bunun sonucunda ya temsil edilmediklerini kabullenip apolitikleşiyor ya da çareyi bu çözümsüzlükte sıkışmamak için ülkeyi terk etmekte buluyorlar. Bu sorunları dile getirip özgürce tartışabileceğimiz, birleşip bu sorunları yaygınlaştırabileceğimiz bir alan yaratabilmek için de Gri Bölge’yi oluşturduk” diyorlar.

Kaynak: Euronews

Exit mobile version