Hurriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin 15 Temmuz darbe girişimine katılmadığı aksine darbeye direndiği halde 4 yıldır cezaevinde tek kişilik hücrede tutuklu bulunan Edremit 19’uncu Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Nihayet Ünlü’nün durumunu köşesine taşıdı.
Darbecilere karşı direndiği tanık ifadeleriyle sabit olmasına rağmen savcı inanmadığı için hakkında tek kişilik darbe iddianamesi hazırlanan Ünlü’nün dava süreci hakkında Sedat Ergin bilgi verdi.
Darbe davalarıyla ilgili süreçte istinaf mahkemelerinin sanıklar hakkında tek tek hüküm vermek yerine toplu hüküm verdiğine dikkat çeken gazeteci Sedat Ergin, 15 Temmuz gecesi tatilde olduğu halde birliğinin başına dönen Tuğgeneral Ünlü’nün tugayda durumu kontrol altına aldığı ve birlik komutanlarına anayasal çizgide duracakları mesajını verdiği tanık ifadeleriyle de desteklenmesine rağmen darbe iddiasıyla cezaevine atıldığını ifade etti.
İşte Sedat Ergin’in ‘15 Temmuz’un yıldönümünde durumu dikkat çeken bir sanık’ başlıklı yazısı:
15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde darbe davalarının durumunu genel bir şekilde değerlendirirken tematik akıştan ayrılarak üç yıldır yakından izlediğim bir dosyaya odaklanmak istiyorum bugün.
Bu dosya, Ege Ordu Komutanlığı darbe davasında yargılanmakta olan, 15 Temmuz tarihinde Edremit 19’uncu Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Nihayet Ünlü’nün durumunu konu alıyor.
Bundan üç yıl önce o sırada birbiri ardına çıkan darbe davalarına ilişkin iddianameleri incelerken en çok dikkatimi çekenlerden biriydi bu dosya; çünkü tek kişilik bir darbe iddianamesiydi… Tuğgeneral Ünlü’nün başında bulunduğu karargâhta darbe faaliyetiyle suçlanan bir başka sanık söz konusu değildi. Dosyası sonradan Ege Ordu Komutanlığı davasıyla birleştirilince buradaki tekil görüntü ortadan kalkmış oldu.
*
Dosyanın dikkatime takılmasının başlıca nedeni, Ünlü’nün suçlandığı delillere baktığımda 15 Temmuz gecesi darbe faaliyetine nasıl katıldığı, bu amaçla ne yaptığı, somut olarak hangi darbe fiillerinden sorumlu olduğu konusunda ikna edici bir delil bulmakta zorlanmamdı.
Ünlü, o gece darbe girişimi başladığında eşi ile birlikte Akçay’dayken televizyonlara da yansıyan haberleri duyunca hemen buradan Edremit’e intikal ederek karargâhın başına geçmiştir. Bu sırada dönemin Ege Ordu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep de kendisini arayarak, “Derhal tugayına git ve tugayına sahip çık” emrini vermiştir.
Tanık ifadeleriyle de desteklendiği üzere Tuğgeneral Ünlü, tugayda durumu kontrol altına almış, birlik komutanlarını çağırmış ve anayasal çizgide duracakları mesajını vermiştir. 15 Temmuz gecesi zaten Edremit’teki tugaya bağlı Ayvalık, Burhaniye ve Bergama’daki birliklerde -askeri raporlarda da teyit edildiği üzere- herhangi bir hareketlilik gözlenmemiştir.
Ayrıca, sabaha karşı Ege Ordusu Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen Bergama’daki tank taburunu İzmir’e göndermesini kendisinden istediğinde bu talebi geri çevirmiştir. Hakbilen, o gece karargâhta darbe faaliyeti yürüttüğü gerekçesiyle dönemin Ege Ordu Komutanı Orgeneral Recep tarafından gözetim altına alınarak polise teslim edilen generaldir.
Orgeneral Recep, verdiği tanık ifadesinde o gece Ünlü’nün “Zaman zaman arayarak kendisine bilgi verdiğini” belirtiyor, “Tüm bu görüşmelerim sırasında benim emrim üzerine hareket ettiğini bildirdi” diyor. O gece karargâhta bulunan ve tanık olarak ifadeleri alınan subaylar da Ünlü’nün ifadelerini destekleyen bir çizgide konuşmuştur.
Ünlü’nün aleyhindeki delillerden biri, darbecilerin görevlendirme belgelerinde isminin karşısında ‘Göreve devam’ yazılmış olmasıdır. İddianamede aleyhte deliller arasında ayrıca Ünlü’nün Ziraat Bankası’na bozdurduğu dövizler arasında 3 adet 1’er dolar bulunması da gösterilmiştir. (Mahkeme sonradan kararında bu delili mahkûmiyete esas almadığını kaydetmiştir.)
Savcılık makamı, iddianamede Ünlü’nün “Askeri darbe girişimi içinde yer aldığı, başarısız olacağı kesinleşince, kalkışmadan dönerek kalkışmaya karşı direniyor görüntüsü verdiği kanaatine varıldığını” belirtmiştir.
*
Yargılama sürecine geçildiğinde iddianamede yer almayan bir suçlama ortaya çıkmıştır. Buna göre, o gece Edremit’teki karargâhta değil Burhaniye’deki taburda nöbetçi olarak görev yapan bir yüzbaşı, savcılığa Ünlü’nün ‘kolluk kuvvetlerini toplumsal olaylarda destekleme planı’ (KOKTOD) doğrultusunda hazırlık yapılması talimatı verdiği yolunda bir ifade vermiştir. Buna karşılık olayın ertesinde düzenlenen tutanaklarda bu yönde bir tespit yer almamıştır. Ünlü de böyle bir talimatının olmadığını savunmaktadır.
Mahkemede Ünlü’nün lehine ortaya konan bütün deliller durumu değiştirmemiş ve İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Mayıs 2018 tarihinde anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs ettiğine kanaat getirerek Ünlü’yü ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmıştır.
Davanın istinaf sürecine geçildiğinde, bölge adliye savcılığı dosyayı inceledikten sonra Ünlü’nün beraatından yana talepte bulunmuştur. İstinaf savcısı, yaptığı değerlendirmede 1) Ünlü’nün 15 Temmuz gecesi gelen darbe direktifini birliklere gönderilmemesi talimatını verdiğini, 2) Saat 00.15’te topladığı tabur komutanlarına emrin yasal olmadığını ve uyulmayacağını söylediğini, 3) Ege Ordu Komutanlığı’ndan gelen emirleri zaman geçirmeksizin birliklere gönderdiğini, 4) (Darbe planında) sıkıyönetim komutanı görünen Mehduh Hakbilen’in tankların gönderilmesi hususundaki emrini uygulamadığını ve 5) ‘KOKTOD’ olarak tabir edilen emri verdiği hususunun kesin olarak kanıtlanamadığını belirtmiştir.
İstinaf savcılığı, sonuçta, mahkûmiyetine yeterli, kesin inandırıcı delil bulunamadığı kanaatine vararak Ünlü’nün beraat ve tahliyesini talep etmiştir.
*
Dosyaya bakan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesi’nin Ege Ordu Komutanlığı darbe davasındaki kararını açıklamasının ilginç bir öyküsü var. 18. Ceza Dairesi, geçen ocak ayında 66 sanık açısından iki hafta süreyle yeniden yargılama yaptıktan sonra kararını açıklaması beklenen 22 Ocak’taki duruşmada kararı bir ay ertelemişti. Ardından 21 Şubat’taki duruşmada bu sanıklar hakkında istinaf başvurularının tümü tek bir kalemde reddedilmiştir.
Burada altını çizmemiz gereken bir mesele, istinaf mahkemelerinin özellikle başvurular hakkında ‘ret’ kararı alırken genellikle sanıklarla ilgili tek tek hüküm kurma yoluna gitmemeleri ve toplu bir hüküm vermeleridir. Sanıkların her biri için neden ‘ret’ verildiği istinaf süreci değerlendirilerek gerekçesiyle birlikte açıklanmadığından savunma tarafı karanlıkta kalmaktadır.
Sonuçta bütün yük bir sonraki temyiz aşamasında Yargıtay’ın üstünde kalıyor. Ünlü’nün durumu da muhtemelen uzun bir zamana yayılacak olan temyiz sürecinin sonunda açıklık kazanacaktır.
Bu arada 18 Temmuz 2016 tarihinden bu yana önce ‘tutuklu’ daha sonra ‘hükümlü tutuklu’ olan Nihayet Ünlü, İzmir Aliağa’daki T tipi cezaevinde tek kişilik bir hücrede dördüncü yılını dün itibarıyla tamamlamıştır.