Beş gün önce hayatını kaybeden KHK’lı akademisyen Prof. Dr. Haluk Savaş’ın eşi Esen Savaş, eşinin görev yaptığı hastaneden kelepçe ile dolaştırıldığını, kendisinin de gardiyanlar tarafından tehdit edildiğini söyledi.
30 Haziran 2020’de hayatını kaybeden KHK’lıların sembol ismi Prof. Dr. Haluk Savaş’ın eşi Doç. Dr. Esen Savaş, eşinin cezaevi ve hastalık sürecinden yaşadığı hak ihlallerini anlattı.
16 yıl çalıştığı Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki görevinden 1 Eylül 2016’da ihraç edilen Haluk Savaş, ilk önce 20 Temmuz 2016’da bir tweet nedeniyle gözaltına alındı, sonra serbest bırakıldı. 28 Eylül 2016’da tekrar alınıp bu kez tutuklandı ve Gaziantep Cezaevine gönderildi. Hapiste kaldığı dönemde safra kesesi yolu kanserine yakalanan Savaş’ın hapisten çıktıktan sonra pasaport engeli ile karşılaştı. Almanya’ya tedaviye gidebilmek için verdiği mücadele ile herkese örnek oldu.
TAHLİLLERİNİ KAYBETTİLER
RS FM’den Atilla Güner’e konuşan Esen Savaş, pasaport meselesine gelen kadar birçok şeye engel olunduğunu söyledi ve “Kendisini cezaevine ziyarete gittiğimde sarılık olduğunu fark ettim. Ben de dahiliye hekimiyim. Kendisine söyledim. Hepatit taşıyıcılığı vardı. Bir iki bulgu sordum. Ama bulgular hepatit nedeniyle olmadığını öğrendik. Yapılan tahliller kayboldu. 15 gün orada vakit kaybettik.” dedi.
“GARDİYANLAR EŞİNİZİ ERZURUM’A SÜRERİZ DİYE TEHDİT ETTİ”
Eşinin acilen hastaneye sevk edilmesi için uğraştıklarını belirten Savaş, “Avukatı aradım, derhal hastaneye sevk edilmesi lazım, bu çok önemli bir şey dedim. O an ön tanıyı koydum açıkçası. Sevk ettirmeye uğraştık. Hastanedeyken de profesör olarak çalıştığı üniversitenin hastanede kelepçe ile dolaştırdılar. Hatta MR, BT gibi tetkikleri biraz hızlandırdım diye gardiyanlar beni tehdit ettiler. Eşinizi Erzurum’a süreriz, tedavisini de yaptırmazsınız dediler.” ifadelerini kullandı.
“ÇOK BÜYÜK SIKINTILAR ÇEKTİK”
Esen Savaş: “Eşimi hastaneye yatırdığımız süreçte değerleri çok yüksek düzeydeyken refakatçi iznim olduğu halde onu o halde gördüm diye ertesi gün apar topar tekrar cezaevine gönderildi. Orada 15 gün daha kaybettik. Oysaki değerleri düşürmek için sıvı tedavisi vermeleri gerekiyordu. Bunu yapmadılar. Artık başsavcılık mı rektörlük mü bilemiyorum. O şekilde bir eziyet çektik. Ameliyat olurken cerrahi bölümünün en çömezine verdiler. Son anda bir hocamız vicdanı rahat etmemiş girmiş. O ameliyatta usta olan bir hocaydı. Çok büyük sıkıntılar çektik.”
“35 YILDIR TANIYORUM ONU, YILANI, AKREBİ DAHİ ÖLDÜRMEZDİ”
Esen Savaş, eşiyle nasıl tanıştıklarını, evliliklerini ve Haluk Savaş’ın insan yönleri hakkında da bilgi verdi: “26 yıl önce evlendik. Lise arkadaşımdı Haluk. 35 senedir tanıyorum onu. Karıncayı incittiğini bilmiyorum. Yaylada evimiz var. Yılanlar dolaşır bazen. Yılanı bile öldürmez. Akrebi öldürmez. Tutar ucundan kağıtla bir şeyle dışarı atar. Kimseye zararı olduğunu görmedim. Kimseyi kıskandığını da görmedim. Her yere dişiyle tırnağıyla hak ederek geldi. Türkiye’deki en iyi psikiyatristlerden biriydi. En çok yayını olanlardandı.”
130 KİLODAN 65’E DÜŞTÜ
Haluk Savaş, Türkiye genelinde KHK’lıların hak mücadelesini örgütlemek ve yaygınlaştırmak için şehirlere gidip KHK platformalarının kurulmasına öncülük etti. Yayın yönetmenliğini yaptığı KHK TV, KHK Akademi, düşüncü ve haber sitesi Özgür Platformu’nu kurdu. 130 kilodan 65’e kadar düşse de son 2 yılı dolu dolu geçti. Ağır hasta olduğu halde uzmanlık alanıyla ilgili online yaptığı yayınlarla bilimsel çalışmalarına devam etti.
“EDEBİYAT PROGRAMI YAPMIŞ”
Esen Savaş eşinin ne ile ‘suçlandığını’ ise şöyle açıkladı:
“Suçlandığı şey ne? Bank Asya’da hesabının olması, çocuklarımızın şimdi fetö dedikleri o zaman göklere sığdıramadıkları okullara gitmiş olması. Başka da hiçbir suçlama yok. 20 sene önce de bir edebiyat programı yapmış STV’de, parası karşılığında yapmış, bunlar…
Beraat da etmişti. Bunlar su olacak şeyler değil zaten. Yasal olmayan bir bankaya yatırmamış, yasal olmayan bir okula göndermemiş, Milli Eğitim onaylı bir okula göndermiş, BBDK tarafından açık olan bir bankaya para yatırmış, yani bir çeteyi mi bir örgüte mi yardım etmiş? Böyle bir şeyin belgesi mi var. Kim yapar bunu? Suçlandığı şeyler bunlar yani. Başka bir şey değil.
“BU ÜLKEYE ADALETİN GELDİĞİNİ GÖREBİLECEK MİYİM?”
Gidene kadar hep vatan, millet diyerek gitti. Benim eşim milli maçta ağlayan vatanseverdi bir insandı. Sol literatüre de hakim, Müslüman, inançlı bir insandı. Çok entelektüeldi. Böyle insan Türkiye’de parmakla sayılır. İyiliğini saymakla bitiremem. Bu ülkeye huzurun ve adaletin geldiğini görebilecek miyim derdi.”