İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde düzenlenen 12. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı’na telekonferans yöntemiyle katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslami finans kurumlarının bankacılık sektöründen aldığı payı son 18 yılda 3 kat yükselterek yüzde 6,3’e yükselttiklerini söyledi.
Bu payı 2025 yılına kadar yüzde 20’ye çıkarmak istediklerini belirten Cumhurbaşkanı, İstanbul’u İslami finans merkezi hedeflediklerini söyledi.
Erdoğan,‘‘2015 yılında ilk kamu katılım teşebbüsü olan Ziraat Katılım’ı faaliyete geçirdik. Daha sonra Vakıf Katılım’ı ve Türkiye Emlak Katılım’ı sisteme dahil ettik. Bunun yanı sıra sermaye piyasalarında ve sigortacılık konularında da son yıllarda önemli ilerlemeler kaydettik. Türkiye Hazinesi tarafından ihraç edilen ürünler arasına sukuk (şeriata uyumlu tahvil) da katıldı. Ayrıca G-20 ve İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlıklarımızda katılım ortaklıklarına yönelik engellerin kaldırılması için mücadele verdik. Kıtaların ve kültürlerin kavşağında yer alan İstanbul’umuzu İslami finans ve ekonominin de merkezi yapmayı hedefliyoruz’’ dedi.
Aynı toplantıda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da İstanbul’u dünyanın faizsiz finans merkezi yapmak için tüm araç ve mekanizmaları devreye soktuklarını söyledi.
Erdoğan: ‘‘Aşırı finansallaşma sadece rant kaygısıyla hareket eden obez model ortaya çıkarmıştır’’
Sürekli kriz üreten kapitalist sistemin, sürekli işsizler ordusu yarattığını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a göre, iktisadi krizden çıkışın anahtarı İslami ekonomi ve finans modeli uygulamaktan geçiyor.
Erdoğan, ‘‘2008 küresel finans krizi sadece faiz ve kazanama hırsına dayalı ekonomik sistemin ifşası anlamını taşıyor. Üretim ve refah noktasında özellikle katkı yapması beklenen finans sistemi, ekonomik faaliyetlerin tamamını domine eder hale gelmiştir. Sağlıksız ve sürdürülemezdir. Aşırı finansallaşma toplumsal ve insani maliyetlerin dikkate alınmadığı sadece rant kaygısıyla hareket eden obez model ortaya çıkarmıştır. Gelir ve servet dağılımı gittikçe bozulmuş, ülkeler arasındaki makas daha da açılmıştır. Finans krizinden başlayarak her kriz, hızla reel sektöre sirayet ederek yeni işsiz ordusu oluşturmaktadır. Bu çarpık yapının alternatifi insanı merkeze alan, emeği yücelten, haksız kazanca müsaade etmeyen İslami ekonomi ve finans modelidir. İnsani, ahlaki ve çevreci karakteri, faizi ve sömürüyü reddeden yapısıyla İslam iktisadı krizden çıkışın anahtarıdır’’ dedi.
Erdoğan’dan Batı’ya eleştiri: ‘‘Sağlık sigortası olmayan insanların ölüme terk edildiği utanç verici sahnelerle karşılaştık’’
Konuşmasında bu yılın ilk aylarından beri dünyayı kasıp kavuran Corona pandemisyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı, Batı’nın bu süreçte olumsuz sınav verdiğini söylerken George Floy’un öldürülmesiyle ortaya çıkan ırkçılığa da atıfta bulundu.
Erdoğan, ‘‘Son günlerde kimi batılı ülkelerde yaşanan sokak olaylarının gerisinde ırkçılıkla beraber salgının gün yüzüne çıkardığı adaletsizlikler de vardır. Bu süreçte ekonomik olarak en müreffeh ülkelerin kendi vatandaşlarına maske temin etmekte dahi zorlandığını, asgari sağlık hizmetlerini sağlayamadığını gördük. Sağlık sigortası olmayan insanların ölüme terk edildiği utanç verici sahnelerle karşılaştık. Yaşlı bakımevlerinden yansıyan görüntüler hepimizi derinden sarsmış, insanlık adına, geleceğimiz adına endişelerimizi daha da arttırmıştır. Sadece maddi zenginliğin sosyal adaleti ve eşitliği temin etmeye yetmediği, bu süreçte acı bir şekilde ortaya çıkmıştır’’ dedi.
Erdoğan: ‘‘İstihdam rakamlarında olumlu bir ivme yakaladık, yılın tamamı için çok ümitvarız’’
Tüm dünyayı olumsuz etkileyen Corona virüsü krizinden en az etkilenen ülkelerden birinin Türkiye olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı, hükümetin uluslararası kuruluşlardan borç almak yerine bir taraftan kendi kaynaklarını harekete geçirdiğinin, diğer taraftan da bazı ülkelerin merkez bankalarıyla swap anlaşmaları yaptığının altını çizdi.
Erdoğan, ‘‘Ticari ilişkilerimizin yoğun olduğu ülkelerle Merkez Bankaları aracılığıyla takas anlaşmaları yaparak ‘kazan kazan’ temelinde bir işbirliği modeli geliştirdik. Böylece mali bağımsızlığımızdan taviz vermeden, Türkiye’yi yeni bir vesayet ilişkisine sokmadan ekonomimizin ihtiyaç duyduğu likiditeyi sağlamış olduk. Kısa süre içinde açıklanan 2020 yılı ilk çeyrek büyüme rakamları yüzde 4,5 ile Türkiye’nin sadece sağlıkta değil, ekonomide de diğer ülkelerden pozitif ayrıştığını göstermiştir. Keza istihdam rakamlarında da olumlu bir ivme yakaladık. İkinci çeyrekte salgın tedbirleri sebebiyle kısmi bir gerileme olsa da yılın tamamı için çok ümitvar bir tablo bekliyoruz. Objektifliğini ve inandırıcılığını yitirmiş kredi derecelendirme kuruluşlarının tahminlerini nazar-ı dikkate almıyoruz. Şeamet tellallarını daha önce defalarca olduğu gibi yine hüsrana uğratacağız. Nitekim normalleşme takvimini hayata geçirmemizle birlikte üretim, ticaret ve turizm yeniden canlanmaya başladı’’ dedi.
Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜİK’in yaptığı açıklamaları temel alarak Türkiye’nin istihdamda ‘olumlu rakamlar’ yakaladığını söylese de Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez işsizliğin yüzde 23,1 olduğunu dile getiriyor.
Türkiye’nin üçüncü büyük işçi konfederasyonu DİSK ise geniş tanımlı işsizliğinin yüzde 39’a ulaştığını iddia ediyor.